Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize (karnımızı doyuralım), andolsun bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk (ve iyice acıktık) ." |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Orayı geçtiklerinde, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir” dedi. “Gerçektende şu yolculuk çok yordu bizi.” |
Ahmet Tekin Meali |
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman Mûsâ genç arkadaşına, öğrencisine:
“Kahvaltımızı getir. Gerçekten, biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk.” dedi. |
Ahmet Varol Meali |
Orayı geçtiklerinde (Musa) genç adamına dedi ki: "Azığımızı getir. Andolsun, bu yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük." |
Ali Bulaç Meali |
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: 'Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde, Musa hizmetçisine: “Yemeğimizi getir. Andolsun! Bu seferimizde ağır bir yorgunluk çektik.” dedi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
İkisi de orayı geçip gittiklerinde Mûsâ, genç adamına, “Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan dolayı iyice yorulduk” dedi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde (Musa,) genç arkadaşına: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük” dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi. |
Diyanet Vakfı Meali |
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi. |
Edip Yüksel Meali |
Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Bu sûretle vakta ki geçtiler fetâsına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk |
Hasan Basri Çantay Meali |
Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Sonunda (Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: “Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük” dedi. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Yolda bir müddet gittikten sonra Musa genç arkadaşına “Bu kadar yorucu yolculuktan sonra yemeğimizi getir (yiyelim)” dedi. |
Kadri Çelik Meali |
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç delikanlısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize; şüphesiz bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.” |
Mahmut Kısa Meali |
Oradan biraz uzaklaşınca, Mûsâ yardımcısına, “Azığımızı getir de karnımızı doyuralım!” dedi, “Doğrusu bu yolculuk, bizi epeyce yordu.” |
Mehmet Türk Meali |
(Oradan biraz) uzaklaştıklarında (Mûsa) hizmetçisine: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük.” dedi. |
Muhammed Esed Meali |
Ve biraz uzaklaştıktan sonra [Musa] yardımcısına: “Öğlen azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına “Azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur.” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.» |
Suat Yıldırım Meali |
Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Mûsâ yardımcısına: “Getir artık kahvaltımızı! ” dedi, “Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.* |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Oradan geçtikten sonra Musa genç arkadaşına dedi ki "Getir şu kuşluk yemeğimizi; bu yolculuk bizi iyice yordu." |
Şaban Piriş Meali |
O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi. |
Ümit Şimşek Meali |
Buluşma yerini geçtiklerinde, Musa genç hizmetkârına “Yemeğimizi getir,” dedi. “Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yorgun düşürdü.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik." |
M. Pickthall (English) |
And when they had gone further, he said unto his servant: Bring us our breakfast. Verily we have found fatigue in this our journey. |
Yusuf Ali (English) |
When they had passed on (some distance), Moses said to his attendant: "Bring us our early meal; truly we have suffered much fatigue(2409) at this (stage of) our journey."* |