Kehf Suresi 62. Ayet


Arapça

فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَاهُ آتِنَا غَدَاءنَا لَقَدْ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَذَا نَصَبًا


Türkçe Okunuşu

Fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ(nasaben).


Kelimeler

fe o zaman, böylece
lemmâ olduğu zaman
câvezâ ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
kâle dedi
li fetâ-hu gence, genç arkadaşına
âti-nâ bize ver
gadâe-nâ sabah kahvaltımız
lekad andolsun ki
lekînâ biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik)
min seferi-nâ seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
hâzâ bu
nasaben yorgunluk, bitkinlik, meşakkat

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize (karnımızı doyuralım), andolsun bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk (ve iyice acıktık) ."
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi.
Abdullah Parlıyan Meali Orayı geçtiklerinde, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir” dedi. “Gerçektende şu yolculuk çok yordu bizi.”
Ahmet Tekin Meali İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman Mûsâ genç arkadaşına, öğrencisine: “Kahvaltımızı getir. Gerçekten, biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk.” dedi.
Ahmet Varol Meali Orayı geçtiklerinde (Musa) genç adamına dedi ki: "Azığımızı getir. Andolsun, bu yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük."
Ali Bulaç Meali (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: 'Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.'
Ali Fikri Yavuz Meali İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi.
Bahaeddin Sağlam Meali (İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde, Musa hizmetçisine: “Yemeğimizi getir. Andolsun! Bu seferimizde ağır bir yorgunluk çektik.” dedi.
Bayraktar Bayraklı Meali İkisi de orayı geçip gittiklerinde Mûsâ, genç adamına, “Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan dolayı iyice yorulduk” dedi.
Cemal Külünkoğlu Meali (İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde (Musa,) genç arkadaşına: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük” dedi.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.
Diyanet Vakfı Meali (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.
Edip Yüksel Meali Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi.
Elmalılı Meali (Orjinal) Bu sûretle vakta ki geçtiler fetâsına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk
Hasan Basri Çantay Meali Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük».
Hayrat Neşriyat Meali Sonunda (Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: “Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük” dedi.
İlyas Yorulmaz Meali Yolda bir müddet gittikten sonra Musa genç arkadaşına “Bu kadar yorucu yolculuktan sonra yemeğimizi getir (yiyelim)” dedi.
Kadri Çelik Meali (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç delikanlısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize; şüphesiz bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.”
Mahmut Kısa Meali Oradan biraz uzaklaşınca, Mûsâ yardımcısına, “Azığımızı getir de karnımızı doyuralım!” dedi, “Doğrusu bu yolculuk, bizi epeyce yordu.”
Mehmet Türk Meali (Oradan biraz) uzaklaştıklarında (Mûsa) hizmetçisine: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük.” dedi.
Muhammed Esed Meali Ve biraz uzaklaştıktan sonra [Musa] yardımcısına: “Öğlen azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!”
Mustafa İslamoğlu Meali Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına “Azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur.”
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.»
Suat Yıldırım Meali Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Mûsâ yardımcısına: “Getir artık kahvaltımızı! ” dedi, “Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük. ”
Süleyman Ateş Meali Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.*
Süleymaniye Vakfı Meali Oradan geçtikten sonra Musa genç arkadaşına dedi ki "Getir şu kuşluk yemeğimizi; bu yolculuk bizi iyice yordu."
Şaban Piriş Meali O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi.
Ümit Şimşek Meali Buluşma yerini geçtiklerinde, Musa genç hizmetkârına “Yemeğimizi getir,” dedi. “Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yorgun düşürdü.”
Yaşar Nuri Öztürk Meali Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."
M. Pickthall (English) And when they had gone further, he said unto his servant: Bring us our breakfast. Verily we have found fatigue in this our journey.
Yusuf Ali (English) When they had passed on (some distance), Moses said to his attendant: "Bring us our early meal; truly we have suffered much fatigue(2409) at this (stage of) our journey."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları