Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Derken) Kullarımızdan bir (seçkin ve erişkin) kul buldular ki, Biz ona katımızdan (üstün bir) rahmet (nimet ve fazilet) vermiştik ve Kendi tarafımızdan (çok özel) bir ilim (gayb ve kader bilgisi: İlmi Ledün) öğretmiştik. (Hadis-i Şeriflerde bu Zat’ın Hz. Hızır olduğu anlatılmaktadır.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken kullarımızdan bir kulu buldular ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.* |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ve orada kullarımızdan bir kul buldular ki, biz katımızdan O'na rahmet verip, özel bilgiyle donatmıştık O'nu. |
Ahmet Tekin Meali |
Orada, dindar, ahlâklı, hayırhasenat sahibi mü'min, salih kullarımızdan birini buldular. Nezdimizden ona rahmet, peygamberlik vermiştik. Yüce katımızdan kendisine ilim öğretmiştik. |
Ahmet Varol Meali |
Derken kullarımızdan kendisine katımızdan bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan bir ilim öğrettiğimiz bir kulumuzu buldular. |
Ali Bulaç Meali |
Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Nihayet kullarımızdan bir kul (olan Hızır'ı) buldular ki, biz ona, katımızdan bir vahy vermiş ve tarafımızdan (gayblara dair özel) bir ilim öğretmiştik. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Kendi katımızdan bir rahmet verdiğimiz ve kendimizden ilim öğrettiğimiz, ibadımızdan bir abdi (kulu) buldular. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Orada katımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve yine katımızdan kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular.[302]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Orada kendisine tarafımızdan rahmet sunduğumuz ve katımızdan dolaysız biçimde ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu (Hızır'ı) buldular. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Bu arada ikisi katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.[330]* |
Diyanet Vakfı Meali |
Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. |
Edip Yüksel Meali |
Katımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve bilgimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki biz ona nezdimizden bir rahmet vermiş ve ledünnimizden bir ılim öğretmiştik |
Hasan Basri Çantay Meali |
Derken kullarımızdan (öyle) bir kul buldular ki biz ona tarafımızdan bir rahmet vermiş, kendisine nezdimizden (haas) bir ilim öğretmişdik. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Derken ikisi, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu (Hızır'ı) buldular.(1)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Kendisine katımızdan bir rahmet ve ilim verdiğimiz kulumuzu buldular. |
Kadri Çelik Meali |
Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. |
Mahmut Kısa Meali |
Ve o kayanın yanı başında, Peygamber olan Hızır adında bir kulumuzla karşılaştılar ki, Biz ona katımızdan engin bir lütuf ve rahmet bahşetmiş ve yine katımızdan, onu evrenin bilinmezliklerine ve ilâhî takdire dâir, her Peygamberin sahip olmadığı bazı özel bilgilerle donatmıştık. |
Mehmet Türk Meali |
Derken (oraya varınca,) kendisine katımızdan bir rahmet ve tarafımızdan bir ilim1 öğrettiğimiz kullarımızdan2 bir kulu buldular.* |
Muhammed Esed Meali |
Ve orada kendisine katımızdan üstün bir bağışta bulunarak (özel) bir bilgiyle donattığımız kullarımızdan birine rastladılar. 73 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Sonunda orada, kendisine katımızdan bir lütufta bulunarak (ilmimizden) bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular.[2414]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona kendi indimizden bir rahmet vermiştik. Ve ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik. |
Suat Yıldırım Meali |
Orada bizim seçkin kullarımızdan öyle bir has kulumuzu buldular ki Biz ona lütfedip, nezdimizden rabbanî bir ilim öğretmiştik. * |
Süleyman Ateş Meali |
(Orada) Kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sonra kullarımızdan bir kulu buldular. Ona katımızdan bir ilim öğreterek ikramda bulunmuştuk. |
Şaban Piriş Meali |
Orada, kendisine esenlik verip, katımızdan bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular. |
Ümit Şimşek Meali |
Orada kullarımızdan bir kul buldular ki, katımızdan ona bir rahmet vermiş, tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik. |
M. Pickthall (English) |
Then found they one of Our slaves, unto whom We had given mercy from Us, and had taught him knowledge from Our presence. |
Yusuf Ali (English) |
So they found one(2411) of Our servants, on whom We had bestowed Mercy from Ourselves and whom We had taught knowledge from Our own(2412) Presence.* |