Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ey Resulüm!) Bunlar gayb haberlerindendir; bunları Sana vahyediyoruz. (Yahudi din adamlarından) Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken Sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Bunlar, gaibe ait haberler ki sana vahyetmekteyiz. Meryem'i yetiştirmeyi tekeffül edecek kimdir diye kura çekmek için kalemlerini attıkları zaman da yanlarında değildin, bu hususta çekiştikleri zaman da. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Bütün bunlar akıl ve duyularla değil, vahiy ile bilinen gerçeklerdir. Zira Meryem'i kim koruma altına alacak diye birbirleriyle çekişip bunu kur'a ile belirlediklerinde sen onların yanlarında değildin. Bunları sana bildiriyoruz. |
Ahmet Tekin Meali |
Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz, bilgi alanın dışındaki olaylardan, gayb âleminin haberlerindendir. İçlerinden hangisinin Meryem'i himayesine alacağına dair kura çekmek üzere kalemlerini (oklarını) atarlarken sen onların yanında değildin. Onlar bu yüzden tartışırlarken de yanlarında değildin.* |
Ahmet Varol Meali |
Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Meryem'i kimin sorumluluğuna alacağını belirlemek için kalemlerini attıkları sırada sen yanlarında değildin. Aralarında tartıştıkları zaman da sen yanlarında değildin. |
Ali Bulaç Meali |
Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İşte bu Meryem, Zekeriyya ve Yahya (Aleyhisselâm) kıssaları, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Ey Rasûlüm, yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak diye, Tevrat yazdıkları kalemleriyle kur'a atarlarken, sen onların yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Bunlar gaybi bilgilerdir. Onları sana vahyediyoruz. Onlar, hangisi Meryem’e kefil olacak diye kalemlerini ortaya atarken, sen onların yanında değildin. Ve tartışırlarken de sen onların yanında değildin. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Şimdi sana vahyettiğimiz şey, gayb haberlerindendir. Zira, hangisinin Meryem'in hâmisi olacağını kura ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin ve birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında yoktun. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz (bu kıssalar), gaybın (görmediğin ve yaşamadığın devrin) haberlerindendir. Zira hangisinin Meryem'in hamisi olacağını kur'a ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin ve onlar tartışırken sen yanlarında da yoktun.* |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. |
Diyanet Vakfı Meali |
(Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin. * |
Edip Yüksel Meali |
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye zar atarlarken sen onların yanında değildin; çekiştikleri zaman da sen onların yanında değildin. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) "Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Bu işte sana gayb haberlerinden, onu sana vahy ile bildiriyoruz (ya Muhammed), yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak, diye kalemleriyle kur'a atarlarken de sen yanlarında değildin, çekişirlerken di yanlarında değildin |
Hasan Basri Çantay Meali |
(Habîbim) bunlar sana vahyetmekde olduğumuz ğayb haberlerindendir. Meryem'i onlardan hangisi himaayesine alacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususda) çekişirlerken de yine yanlarında yokdun. |
Hayrat Neşriyat Meali |
(Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar gayb haberlerindendir ki, onu sana vahyediyoruz. Yoksa, içlerinden hangisi Meryem'i himâyesine alacak diye kalemlerini (kur'a için nehre) atarlarken, sen onların yanında değildin! (Onlar) birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında değildin!(4)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
(Ey Resul!) “Sana vahyettiğimiz bu olay, gayb haberlerinden bir haberdir. Meryem'e kimin kefil olacağını tespit etmek için, aralarında kura çekerken kavga ettiklerinde, sen onların yanlarında değildin.” |
Kadri Çelik Meali |
Bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kura çekmek için) kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın.* |
Mahmut Kısa Meali |
Ey Muhammed! İşte bunlar, sana vahiyle bildirdiğimiz ve senin daha önce hiç bilmediğin gayb haberlerindendir. Yoksa, içlerinden hangisi Meryem’in kefaletini üstlenecek, onu himayesine alacak diye kura çekmek üzerekalemlerini suya attıkları sırada, sen onların yanında değildin; onlar bu konuyu tartışırlarken de yanlarında bulunmuyordun. Dolayısıyla, insanoğlunun bilgi ve tecrübe sınırlarını aşan bu ve benzeri olayları bizzat görmüşçesine haber vermen, senin Peygamber olduğunu gösteren delillerden biridir: |
Mehmet Türk Meali |
(Ey Muhammed!) İşte bu; Bizim, sana vahiyle bildirdiğimiz, ğayb’a ait haberlerdendir. Onlar, “kim Meryem’in sorumluluğunu üstlenecek?” diye kalemleri ile kur’a çekerlerken sen, onların yanında olmadığın gibi, onlar birbirleriyle çekişirken de yanlarında değildin.1* |
Muhammed Esed Meali |
Sana [şimdi] vahyettiğimiz şey, senin idrakini aşan bir hususla ilgilidir: 30 zira, hangisinin Meryem'in hâmisi olacağını kur’a ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin, 31 ve [o konuda] birbirleriyle çekiştiklerinde yanlarında yoktun. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
(Ey Nebi!) Sana aktardığımız bu bilgi senin gıyabında olup biten olayların haberlerindendir.[582] İçlerinden hangisi Meryem’i himaye edecek diye kur’a çektiklerinde sen yanlarında değildin; onlar (bu konuda) birbirleriyle tartışırlarken de yanlarında değildin.[583]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Bu sana gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Meryem'i hangisi tekeffül edecek diye kalemlerini attıkları zaman sen onların yanında değildin ve onlar muhâsemede bulundukları zaman da sen onların yanında bulunmuyordun. |
Suat Yıldırım Meali |
İşte bunlar gayb kabîlinden haberler olup onları Biz sana vahyediyoruz. Yoksa onlar Meryem'i kimin himaye edeceğine dair kur'a çekerlerken ve birbirleriyle tartışırlarken sen yanlarında bulunmuyordun. [11, 49; 12, 102]* |
Süleyman Ateş Meali |
(Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, görünmez alemin haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kur'a) oklarını atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
İşte bu, sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gayb[*] haberlerindendir. Yoksa Meryem'in bakımını kim üstlenecek diye kura çekerlerken yanlarında değildin. Aralarında tartışırlarken de yanlarında değildin.* |
Şaban Piriş Meali |
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken (kura çekerlerken) sen yanlarında değildin, konuyu tartışırlarken de yanlarında değildin. |
Ümit Şimşek Meali |
İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa, onlar Meryem'in bakımını kim üstlenecek diye kur'a çekerken sen onların yanında değildin. Onlar tartışırken de sen yanlarında değildin. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin. |
M. Pickthall (English) |
This is of the tidings of things hidden. We reveal it unto thee (Mohammad). Thou wast not present with them when they threw their pens (to know) which of them should be the guardian of Mary, nor wast thou present with them when they quarrelled (thereupon). |
Yusuf Ali (English) |
This is part of the tidings of the things unseen(383), which We reveal unto thee (O Messenger.) by inspiration: Thou wast not with them when they cast lots with arrows(384), as to which of them should be charged with the care of Mary: Nor wast thou with them when they disputed (the point)(385).* |