Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Derken, aralarında fısıldaşarak (başka zaman hizmetlerini gören ve onların sırtından saltanat sürülen yoksul ve halk kesimlerinden gizlice kaçışarak) çıkıp-gitmişlerdi. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Derken yola düştüler, birbirlerine gizlice diyorlardı ki: |
Ahmet Tekin Meali |
Aralarında fısıldaşarak fırladılar. |
Ahmet Varol Meali |
Derken aralarında fısıldaşarak yola çıktılar. |
Ali Bulaç Meali |
Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı: |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Çıktılar, gizlice fısıldaşıyorlardı: |
Bayraktar Bayraklı Meali |
23,24. Yola çıktılar, birbirlerine gizlice şöyle diyorlardı: “Bugün tarlada, yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyiniz!” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
23,24. Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler: “Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın!” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
23,24. "Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
23,24. Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular. |
Diyanet Vakfı Meali |
23, 24. Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular. |
Edip Yüksel Meali |
Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı: |
Hasan Basri Çantay Meali |
Derken onlar aralarında fısıldaşarak gitdiler: |
Hayrat Neşriyat Meali |
23,24. “Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Sessizlik içinde tarlalarına gittiler. |
Kadri Çelik Meali |
Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler. |
Mahmut Kısa Meali |
Böylece, hazırlıklarını yapıp yola koyuldular. Bu arada, aralarında gizli gizli konuşuyorlardı: |
Mehmet Türk Meali |
23,24. Derken, kendi aralarında: “Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!” diye fısıldaşarak (bahçelerine) gittiler. |
Muhammed Esed Meali |
Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı: |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Derken yola koyuldular… Aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı: |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık aralarında gizlice söyleşerek gidiverdiler. |
Suat Yıldırım Meali |
23, 24. Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: “Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin! ” |
Süleyman Ateş Meali |
Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı: |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Hemen yola çıktılar. Şöyle fısıldaşıyorlardı: |
Şaban Piriş Meali |
22,23. --Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler. |
Ümit Şimşek Meali |
Giderken fısıldaşıyorlardı: |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı: |
M. Pickthall (English) |
So they went off, saying one unto another in low tones: |
Yusuf Ali (English) |
So they departed, conversing in secret low tones, (saying)- |