Kalem Suresi 25. Ayet


Arapça

وَغَدَوْا عَلَى حَرْدٍ قَادِرِينَ


Türkçe Okunuşu

Ve gadev alâ hardin kâdirîn(kâdirîne).


Kelimeler

ve ve
gadev sabah erkenden gittiler
alâ üzere, üzerinde, ... e
hardin men etmek, mahrum etmek kasti
kâdirîne kaadir olanlar, gücü yetenler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (İstemedikleri her şeyi) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden yola düşmüşlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.
Abdullah Parlıyan Meali Ve kendilerini yoksullara birşey vermemeye güçleri yeter zannederek erkenden bahçelerine gittiler.
Ahmet Tekin Meali Yoksullara yardıma güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve kararı ile erkenden yola düştüler.
Ahmet Varol Meali (Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler.
Ali Bulaç Meali (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Ali Fikri Yavuz Meali Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...
Bahaeddin Sağlam Meali (Fakirleri) engelleyecek bir güç ile bahçeye kastedip gittiler.
Bayraktar Bayraklı Meali 25,26,27,28. Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah'ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”
Cemal Külünkoğlu Meali 25,26. (Yoksulları) engellemeğe güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler. Fakat bahçeyi o halde görünce: “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız (yanlış geldik)!” dediler.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
Diyanet Vakfı Meali (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Edip Yüksel Meali Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
Elmalılı Meali (Orjinal) Sırf bir men'a gücleri yeterek erkenden gittiler
Hasan Basri Çantay Meali (Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
Hayrat Neşriyat Meali Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
İlyas Yorulmaz Meali Sabah erkence kararlarına uygun planlar yapmış olarak çıktılar.
Kadri Çelik Meali (Azabı değil, sadece yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.
Mahmut Kısa Meali İşte bu şekilde, ürünleri toplayacaklarından emîn olarak, sanki istedikleri her şeyi yapabilecek güce sahiplermiş gibi erkenden çıkıp gittiler.
Mehmet Türk Meali (Sanki yoksulları) engellemeğe güçleri yetecekmiş gibi, erkenden gittiler.
Muhammed Esed Meali ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.
Mustafa İslamoğlu Meali Sabah erkenden, güçleri her şeye yetermiş havasıyla yola koyuldular.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
Suat Yıldırım Meali Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
Süleyman Ateş Meali Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.
Süleymaniye Vakfı Meali Karar verdikleri gibi erkenden hırsla oraya vardılar.
Şaban Piriş Meali Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
Ümit Şimşek Meali Erkenden vardılar, yoksula engel olmak ellerindeymiş gibi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
M. Pickthall (English) They went betimes, strong in (this) purpose.
Yusuf Ali (English) And they opened the morning, strong in an (unjust) resolve.

İslam Vakti Mobil Uygulamaları