Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Firavun ve adamları öyle zalimdi ki) Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı (herkes helak edilmelerine sevindi) ve onlar(ın azabı da) ertelenmedi. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken ne gök ağladı onlara, ne yer ve mühlet de verilmedi onlara. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Onların yok oluşlarına ne gök, ne de yer sakinleri ağlamadı ve tevbe edebilmeleri için zaman da tanınmadı. |
Ahmet Tekin Meali |
Gök ve yer onların gidişine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi. |
Ahmet Varol Meali |
Onlara ne gök ne de yer ağladı. Kendilerine mühlet de verilmedi. |
Ali Bulaç Meali |
Onlar için ne gök, ne yer ağladı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Nihayet (Firavun ve kavminin) üzerlerine ne gök ağladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ne gök ne de yer, onlara ağlamadı. Ve mühlet verilip bırakılacak olmadılar. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Gökyüzü ve yeryüzü onlara (üzülüp) ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi (boğulup gittiler). |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı.* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Diyanet Vakfı Meali |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Edip Yüksel Meali |
Ne gök ve ne de yer onlara ağladı; ertelenmediler de. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular |
Hasan Basri Çantay Meali |
Ne gök, ne yer onların üstüne ağlamadı. Onlara (aman ve) mühlet verilmedi. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (Onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar!(1)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Helak olanlara gök ve yer ağlamadı ve onlar yeryüzünde fazla kalamadılar. |
Kadri Çelik Meali |
Onlar için ne gök, ne yer ağladı ve onlar (azabı) ertelenenler de olmadı. |
Mahmut Kısa Meali |
Firavun ve ordusu öyle büyük bir lânete uğramıştı ki, ne gök ehli ağladı arkalarından, ne de yeryüzü sâkinleri; kendilerine tövbe etmek için ikinci bir fırsat da verilmedi! |
Mehmet Türk Meali |
Onlar için gökte de yerde de hiç ağlayan olmadı1 ve onlara göz bile açtırılmadı. * |
Muhammed Esed Meali |
onlara ne gök ne de yer ağladı ve ne de bir mühlet verildi. 13 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ne gök ağladı onlara ne de yer;[4449] ve ne de cezaları ertelendi.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık onların üzerine gök ve yer ağlamadı, ve bir mühlet verilmişler de olmadılar. |
Suat Yıldırım Meali |
28, 29. İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26, 59; 7, 137]* |
Süleyman Ateş Meali |
Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve kendilerine fırsat da verilmedi.* |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Firavun’a ve ordusuna ne gök ağladı, ne de yer. Onlara yeni bir fırsat da verilmedi. |
Şaban Piriş Meali |
Onlara ne gök ağladı, ne de yer! Hiç bekletilmediler. |
Ümit Şimşek Meali |
Gök ve yer onlara ağlamadı;(3) kendilerine süre de tanınmadı.* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Gök de ağlamadı onlar için yer de. Yüzlerine bakılmadı bile! |
M. Pickthall (English) |
And the heaven and the earth wept not for them, nor were they reprieved. |
Yusuf Ali (English) |
And neither heaven(4710) nor earth shed a tear over them: nor were they given a respite (again).* |