Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Yerdeki (suları) da coşkun kaynaklar halinde fışkırttık. Böylece sular, takdir edilmiş bir işe (Nuh kavminin helakine) karşı birleşip (her tarafı kaplamıştı). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve yerden de sular fışkırttık, derken sular, mukadder bir emre göre birleşti. |
Abdullah Parlıyan Meali |
ve yeryüzünün pınarlar halinde fışkırmasını sağladık, göğün ve yerin suları takdir edilmiş bir işin olması için birleşti. |
Ahmet Tekin Meali |
Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık. Her iki su, takdir edilmiş bir planın icrası için birleşmişti. |
Ahmet Varol Meali |
Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık. Böylece su(lar) takdir edilmiş bir iş için birleşti. |
Ali Bulaç Meali |
Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Böylece arzı da kaynaklar halinde coşturduk. Nihayet iki su (yerin ve göğün suları, Nûh kavmini helâk edecek) muayyen bir ölçü üzerinde birleşiverdi. (Böylece mukadder olan helâk husule geldi.) |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Yerden de (suyu) kaynaklar halinde fışkırttık. Takdir edilmiş bir miktar üzere su birleşti. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Yerden kaynaklar fışkırttık. Her iki su, karar verilmiş bir işin gerçekleşmesi için birleşmişti. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Ve toprağın pınarlar halinde fışkırmasını sağladık ki her iki su kütlesi önceden belirlenmiş bir amaca hizmet etsin! * |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık; her iki su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşti. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. |
Diyanet Vakfı Meali |
Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık. (Her iki) su, takdir edilmiş bir işin olması için birleşmişti. * |
Edip Yüksel Meali |
Yerden de pınarlar fışkırttık. Nihayet sular, daha önce belirlenmiş seviyeye ulaştılar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder |
Hasan Basri Çantay Meali |
Yeri de kaynaklar haalinde (tamamen) fışkırtdık da (Her iki) su (ezelde) takdîr edilmiş bir emr üzerinde birleşiverdi. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Yeri de kaynaklar hâlinde fışkırttık; derken o su(lar), takdîr edilmiş bir iş (olan tûfan âfeti) için birleşiverdi. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Yerden su kaynaklarını fışkırttık ve su Rabbinin emri ile planlandığı şekilde her tarafı kaplamıştı. |
Kadri Çelik Meali |
Yeri de coşkun kaynaklar halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir iş üzere (hükmümüzü gerçekleştirmek amacıyla) birleşti. |
Mahmut Kısa Meali |
Ve yeraltındaki göllerin, ırmakların, derelerin sel gibi coşkun pınarlar hâlinde fışkırmasını sağladık. Böylece yerdeki ve gökteki su kütleleri, daha önce takdir edilmiş belirlenmiş bir işi gerçekleştirmek üzere toplandı. |
Mehmet Türk Meali |
Yeryüzünü de kaynaklar halinde fışkırttık. Derken (her iki) su, önceden belirlenmiş bir iş için1 birleşti.* |
Muhammed Esed Meali |
ve toprağın pınarlar halinde fışkırmasını sağladık ki sular önceden belirlenmiş bir amaca hizmet etsin: |
Mustafa İslamoğlu Meali |
ve toprağı fışkıran pınarlara çevirdik; ve kararlaştırılmış bir görevi gerçekleştirmek üzere su(lar) birleşti.[4813]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık. Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi. |
Suat Yıldırım Meali |
Yeri pınar pınar fışkırttık. Öyle ki her iki su kütlesi, takdir edilen o işin olması için birleşti. |
Süleyman Ateş Meali |
Yeri kaynaklar halinde fışkırttık, (göğün ve yerin) su(ları) takdir edilmiş bir işin olması için birleşti. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Yerden de pınarlar fışkırttık, kararlaştırılan işin olması için sular birbiriyle buluştu. |
Şaban Piriş Meali |
Yerden de pınarlar fışkırttık. Böylece sular takdir edilen bir iş için birleşti. |
Ümit Şimşek Meali |
Yerden de pınarlar açtık. Her ikisi, belirlenen iş için buluştu. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular. |
M. Pickthall (English) |
And caused the earth to gush forth springs, so that the waters met for a predestined purpose. |
Yusuf Ali (English) |
And We caused the earth to gush forth with springs, so the waters met (and rose)(5137) to the extent decreed.* |