Kamer Suresi 38. Ayet


Arapça

وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ


Türkçe Okunuşu

Ve lekad sabbehahum bukreten azâbun mustekırr(mustekırrun).


Kelimeler

ve lekad ve andolsun
sabbeha-hum onlara bir sabah vakti ..... oldu
bukreten (erken) sabahleyin
azâbun bir azap
mustekırrun kararlaştırılmış, belirlenmiş

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde bir daha yakalarını bırakmayacak şekilde kararlaştırılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.
Abdullah Parlıyan Meali Ve andolsun ki, bir sabah vakti onların üzerlerine bir azap çöküvermişti.
Ahmet Tekin Meali Bir sabah erkenden, kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Ahmet Varol Meali Andolsun ki, bir sabah erkenden kalıcı bir azap [1] üzerlerine çöküverdi.*
Ali Bulaç Meali Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp-bastırıverdi.
Ali Fikri Yavuz Meali Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir).
Bahaeddin Sağlam Meali Ve andolsun! Erken bir sabahta, kararlı bir azap onları yakalayıverdi.
Bayraktar Bayraklı Meali Andolsun ki, bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Cemal Külünkoğlu Meali Andolsun ki, sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı.
Diyanet İşleri Meali (Eski) And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
Diyanet Vakfı Meali Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Edip Yüksel Meali Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Elmalılı Meali (Orjinal) Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır
Hasan Basri Çantay Meali Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı.
Hayrat Neşriyat Meali And olsun ki devamlı bir azab, onları bir sabah erkenden yakalayıverdi.
İlyas Yorulmaz Meali Kararlı bir şekilde verilmiş azap, onları sabah yakaladı.
Kadri Çelik Meali Şüphesiz onları bir sabah vakti erkenden, önü alınmaz bir azap yakalayıp bastırıverdi.
Mahmut Kısa Meali Nitekim ertesi sabah, karşı konulmaz bir azap onları kıskıvrak yakalayıverdi!
Mehmet Türk Meali Yemin olsun onları bir sabah vakti erkenden, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap yakalayıverdi.
Muhammed Esed Meali Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:
Mustafa İslamoğlu Meali Maamafih, sabahleyin erkenden kalıcı izler bırakan bir azap onları kuşattı:
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.
Suat Yıldırım Meali Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.
Süleyman Ateş Meali Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Süleymaniye Vakfı Meali Sabah erkenden onları kalıcı bir azap karşıladı.
Şaban Piriş Meali Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.
Ümit Şimşek Meali Bir sabah vakti, yakalarını bir daha bırakmayacak bir azap onları yakalayıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.
M. Pickthall (English) And in truth the punishment decreed befell them early in the morning.
Yusuf Ali (English) Early on the morrow an abiding Punishment seized them:

İslam Vakti Mobil Uygulamaları