Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ağardığı zaman sabaha (ki), |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve ışıklanıp doğarken güne. |
Abdullah Parlıyan Meali |
ağaran sabaha da andolsun ki; |
Ahmet Tekin Meali |
Ağarmakta olan şafağa, yaklaşmakta olan sabaha andolsun! |
Ahmet Varol Meali |
Ve ağardığı zaman sabaha ki; |
Ali Bulaç Meali |
Ağardığı zaman sabaha, |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Ağardığı sıra o sabah hakkı için, |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Sarardığı zaman sabaha andolsun ki; |
Bayraktar Bayraklı Meali |
32,33,34. Hayır! Öyle değil, aya, uzaklaştığında geceye ve ağardığında sabaha andolsun. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
32,33,34,35. Hayır (onlar öğüt almazlar)! Aya, çekilip giderken geceye, ağardığı zaman sabaha (söken şafağa) andolsun ki o cehennem, büyük belâlardan biridir. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
32,33,34,35,36,37. Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. |
Diyanet Vakfı Meali |
Ağarmakta olan sabaha andolsun ki, |
Edip Yüksel Meali |
Ağardığı vakit sabaha, |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ve açtığı sıra o sabaha. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve açtığı sıra o sabaha Kesem olsun ki |
Hasan Basri Çantay Meali |
ağardığı dem sabaha ki, |
Hayrat Neşriyat Meali |
32,33,34,35. Hayır! Yemîn olsun aya ve döndüğü vakit geceye, hem ağardığı zaman sabaha ki, doğrusu o (Cehennem vâdisi), gerçekten en büyük (belâ)lardan biridir. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Ortaya çıktığında sabaha yemin olsun ki. |
Kadri Çelik Meali |
Ağardığı zaman sabaha. |
Mahmut Kısa Meali |
Ve aydınlık bir geleceği müjdeleyerek ışıldamakta olan sabaha yemin olsun ki, |
Mehmet Türk Meali |
32,33,34. (Ama onlar) asla (öğüt almazlar.) Aya, döndüğü zaman geceye ve ağardığı zaman sabaha, yemin olsun ki, |
Muhammed Esed Meali |
ve ağaran sabahı! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ve ağaracak olan sabah şahit olsun![5430]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve açtığı vakit o sabaha. |
Suat Yıldırım Meali |
Ağardığı dem sabaha kasem edip şahit tutarım ki. |
Süleyman Ateş Meali |
Ağaran sabaha, |
Süleymaniye Vakfı Meali |
ağarırken tan yerini[*] iyi düşünün! |
Şaban Piriş Meali |
Aydınlanan sabaha.. |
Ümit Şimşek Meali |
Ve ağardığında sabaha. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında, |
M. Pickthall (English) |
And the dawn when it shineth forth. |
Yusuf Ali (English) |
And by the Dawn as it shineth forth,- |