Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
İşte böyle, Senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım ki; mutlaka oranın 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri': "Gerçekten biz, atalarımızı (hangi) ümmet (din) üzerinde bulduk ise, doğrusu biz de, (şimdi) onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz" demiş olmasınlardı. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve böylece senden önce de hiçbir şehre bir korkutucu göndermedik ki o şehrin, halivakti yerinde olanları, şüphe yok ki biz, atalarımızı bir dine, bir inanca sahip bulduk ve şüphe yok ki biz de onların izine uyduk demesinler. |
Abdullah Parlıyan Meali |
İşte böyle ey Muhammed! senden önce de hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, o şehrin hali vakti yerinde olanları şöyle dediler: “Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve biz de onların izinden gideriz.” |
Ahmet Tekin Meali |
Buna benzeyen misalleri çoğaltabiliriz: Biz senden önce hangi memlekete sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın şımarık, varlıklı, ileri gelenleri:
“Biz, babalarımızı veraseten sahip oldukları bir dinî geleneği yaşarlarken, işleyen müesseseleri varken gördük. Biz de, yalnız onların izlerinden gideriz.” derlerdi.* |
Ahmet Varol Meali |
İşte böyle senden önce hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek muhakkak oranın varlıklıları: "Biz atalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların izlerine uymaktayız" demişlerdir. |
Ali Bulaç Meali |
İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: 'Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Yine böyle (senin kavmin dediği gibi), senden önce hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, (o memleket halkının) ileri gelenleri şöyle demişti: “- Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de onların izlerine uyarız.” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İşte böylece hangi şehre uyarıcı bir peygamber gönderdiysek, mutlaka oranın zenginleri: “Biz babalarımızı bir din ve gelenek üzere gördük. Ve biz onların izine uyarız” dediler. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Senden önce, peygamber gönderdiğimiz bütün beldelerin şımarıkları da aynı şekilde, “Şüphesiz biz babalarımızı bir yol üzerinde bulduk, biz de onların izlerini takip ediyoruz” demişlerdi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri: “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Senden önce, herhangi bir şehre gönderdiğimiz uyarıcıya, şımarık varlıklıları sadece: "Doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerini izlemekteyiz" dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar. |
Diyanet Vakfı Meali |
Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi. |
Edip Yüksel Meali |
Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, "Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz," derlerdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız |
Hasan Basri Çantay Meali |
Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir. |
Hayrat Neşriyat Meali |
İşte böyle, (biz) senden önce de hangi şehre bir korkutucu gönderdiysek, mutlaka oranın ni'met içinde (şımarmış) olanları dedi ki: “Doğrusu biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, elbet biz de onların izlerine tâbi' olanlarız.” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Senden önce birtakım şehirlere ne zaman uyarıcılardan birini gönderdiysek, o şehrin önde gelenleri “Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk ve biz ancak atalarımızın açtıkları yolu takip ederiz” dediler. |
Kadri Çelik Meali |
Senden önce hangi memlekete bir uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın şımarık varlıklıları, “Babalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk, biz onların izlerine uymuşlarız” dediler. |
Mahmut Kısa Meali |
Zaten senden önce de, ey Muhammed, Biz ne zaman bir ülkeye uyarıcı bir Peygamber veya dâvetçi gönderdiysek, oranın lüks ve refah içinde yüzen ileri gelenleri, halkı sömürerek kurdukları kölelik sisteminin yıkılacağı ve böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle elçiye, “Biz atalarımızı belli bir inanç üzerinde bulduk ve yalnızca onların izinden gideriz!” demişlerdi. |
Mehmet Türk Meali |
(Ey Muhammed!) Senden önce hangi ülkeye uyarıcı göndermişsek, tıpkı bunlar gibi oranın şımarmış elebaşları da mutlaka ona: “Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz ancak onların izinden gideriz.” dediler. |
Muhammed Esed Meali |
İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan 22 kesimi daima şöyle dediler: “Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!” 23 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
İşte böyle: Biz senden önce hangi beldeye bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımarmış seçkinleri hep şunu söylediler: “Biz atalarımızı geleneksel bir inanç üzerinde bulduk; şu halde bize düşen onların izini takip etmektir.” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve böylece senden evvel bir kasabaya bir korkutucu göndermedik ki, illâ onun refah içinde yaşayanları dedi ki: «Biz babalarımızı bir büyük tarikat üzere bulduk ve şüphe yok ki, biz de onların emrine uymuş kimseleriz.» |
Suat Yıldırım Meali |
İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri: “Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk! ” demiş olmasınlar. [11, 38; 17, 16]* |
Süleyman Ateş Meali |
İşte böyle, senden önce de hangi kente uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıklıları: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Hep böyle olmuştur; senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek onların şımarık olanları şöyle demişlerdir: “Biz kalktık, atalarımızı bir ümmete (bir inanca) bağlı bulduk, biz onların izinden gideriz.” |
Şaban Piriş Meali |
Senden önce de bir beldeye uyarıcı gönderdiğimizde hemen oranın ileri refahtan şımarmış gelenleri:-Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz, demişlerdi. |
Ümit Şimşek Meali |
Bunun gibi, senden önce hangi beldeye Biz bir peygamber gönderdiysek, oranın refah içindeki ileri gelenleri de “Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk; onların izine uymuş gidiyoruz” dediler. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız." |
M. Pickthall (English) |
And even so We sent not a warner before thee (Muhammad) into any township but its luxurious ones said: Lo! we found our fathers following a religion, and we are following their footprints. |
Yusuf Ali (English) |
Just in the same way, whenever We sent a Warner before thee to any people, the wealthy ones among them(4628) said: "We found our fathers following a certain religion, and we will certainly follow in their footsteps."* |