Zuhrûf Suresi 48. Ayet


Arapça

وَمَا نُرِيهِم مِّنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا وَأَخَذْنَاهُم بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve mâ nurîhim min âyetin illâ hiye ekberu min uhtihâ ve ehaznâhum bil azâbi leallehum yerciûn(yerciûne).


Kelimeler

ve mâ nurî-him ve onlara göstermedik
min âyetin bir âyet (âyetten)
illâ ancak, sadece
hiye o
ekberu en büyük, daha büyük
min uhti-hâ onun kardeşinden, benzerinden, diğerinden
ve ehaznâ-hum ve biz onları aldık, yakaladık
bi el azâbi azabı
lealle-hum umulur ki böylece onlar
yerciûne dönerler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; olur ki (ibret alıp) dönerler diye onları azapla yakalayıp (sıkıştırmıştık).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Onlara hiçbir delil göstermedik ki biri, öbüründen büyük olmasın ve tuttukları yoldan dönsünler diye de azaplandırdık onları.
Abdullah Parlıyan Meali Bizim onlara göstermekte olduğumuz ayet ve mucizelerden herbiri, elbette diğerinden daha büyüktür. Belki dönerler diye, biz onları azapla yakalayıverdik.
Ahmet Tekin Meali Onlara gösterdiğimiz her bir mûcize diğerinden daha büyüktü. Sapıklıktan, küfürden vazgeçip hakka, doğru yola dönerler ümidiyle, onlara ikaz edici nitelikte, kıtlık, tûfan, çekirge istilâsı, ürün noksanlığı gibi cezalar verdik.
Ahmet Varol Meali Onlara gösterdiğimiz her âyet muhakkak bir ötekinden daha büyüktü. Belki dönerler diye onları azaba uğrattık.
Ali Bulaç Meali Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, onları azabla yakalayıverdik.
Ali Fikri Yavuz Meali Onlara (Firavun ve kavmine) gösterdiğimiz her mucize, muhakkak diğerinden daha büyüktü. (İnkârlarından) dönerler diye, tuttuk onları azaba da çektik.
Bahaeddin Sağlam Meali Onlara gösterdiğimiz her mucize, mutlaka diğerinden daha büyük idi. Ve onları azap ile yakaladık ki dönüş yapsınlar.
Bayraktar Bayraklı Meali Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü. Dönsünler diye onları azaba uğrattık.
Cemal Külünkoğlu Meali Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları (küçüklü büyüklü farklı şekilde) azaba uğrattık. *
Diyanet İşleri Meali (Eski) Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.
Diyanet Vakfı Meali Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.
Edip Yüksel Meali Onlara bir birinden büyük mucizeler gösterdik ve belki dönerler diye başlarına çeşitli felaketler getirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Bizim onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki doğru yola dönerler diye biz onları azapla yakaladık.
Elmalılı Meali (Orjinal) Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu' edeler
Hasan Basri Çantay Meali Biz onlara her hangi bir âyeti göstermiyorduk ki bu, mutlakaa öbürlerinden daha büyükdü. Onları, belki (küfürden) dönenler diye, (bir zaman da) azâb ile tutduk.
Hayrat Neşriyat Meali Onlara göstermekte olduğumuz her mu'cize, mutlaka diğerinden daha büyüktü. Kendilerini (hayatlarını çekilmez kılan çeşitli) azâb(lar) ile yakaladık, tâ ki onlar(küfürlerinden) dönsünler.
İlyas Yorulmaz Meali Ne zaman onlara başka bir ayet gösterirsek, önceki ayetten daha büyüğünü gösteririz. (Ret ettikleri için) Belki inkarlarından dönerler diye onları azapla yakaladık.
Kadri Çelik Meali Biz belki dönerler diye onlara biri kız kardeşinden (ötekinden) daha büyük olmayan hiç bir ayet (mucize) göstermedik. (Ama dönmeyince) Biz de onları azapla yakalayıverdik.
Mahmut Kısa Meali Oysa Biz onlara, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip hak dine dönmeleri için, her biri öncekinden daha büyük ve etkileyici nice mûcizeler göstermiş ve her defasında onları büyük bir azâba uğratmıştık.
Mehmet Türk Meali Biz, onlara (defalarca) birbirinden daha büyük mûcizeler gösterdik. Biz, onlara belki (hakka) dönerler diye, (zaman zaman) azap da ettik.
Muhammed Esed Meali halbuki kendilerine gösterdiğimiz her işaret, öncekinden daha etkileyici idi ve [her defasında] onları belki [Bize] dönerler diye 41 azaba çarptırdık.
Mustafa İslamoğlu Meali Oysa onlara gösterdiğimiz her ilâhî kudret delili, bir öncekinden daha büyüktü: Bir de onları, belki dönerler diye bela(lar)la kuşattık.[4401]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve onlara âyetten bir şey gösterir olmadık ki, illâ o, diğerlerinden daha büyük idi. Ve onları azab ile yakaladık, belki onlar geri dönerler (diye).
Suat Yıldırım Meali Onlara hep birbirinden büyük mûcizeler gösterdik. Belki dönüş yaparlar diye azaplarla sarstık. *
Süleyman Ateş Meali Onlara gösterdiğimiz her mu'cize, mutlaka kızkardeşinden (ötekinden) büyüktü. Belki dönerler diye onları (kıtlık, tufan, çekirge gibi türlü) azab(lar) ile cezalandırdık.
Süleymaniye Vakfı Meali Gösterdiğimiz her bir mucize diğerlerinden büyüktü. Belki dönerler diye onları sıkıntılara (krizlere, azaplara) soktuk.
Şaban Piriş Meali Onlara gösterdiğimiz her mucize, bir evvelkinden daha büyük idi. Belki dönerler diye onları azabımızla yakalamıştık
Ümit Şimşek Meali Onlara gösterdiğimiz her âyet, diğerinden daha büyüktü. Belki inkârlarından dönerler diye, Biz onları azaba da uğrattık.(10)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Onlara gösterir olduğumuz her ayet-alâmet, kızkardeşi ayet-alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.
M. Pickthall (English) And every token that We showed them was greater than its sister (token), and we grasped them with the torment, that haply they might turn again.
Yusuf Ali (English) We showed them Sign(4651) after Sign, each greater than its fellow, and We seized them with Punishment, in order that they might turn (to Us).*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları