Zuhrûf Suresi 30. Ayet


Arapça

وَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve lemmâ câe humul hakku kâlû hâzâ sihrun ve innâ bihî kâfirûn(kâfirûne).


Kelimeler

ve lemmâ ve olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
el hakku hak, gerçek
kâlû dediler
hâzâ bu
sihrun bir sihir, bir aldatma
ve innâ ve muhakkak ki biz
bi-hi onunla
kâfirûne inkâr edenler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Fakat kendilerine Hakk gelince; "Bu bir büyüdür, kesinlikle biz ona (karşı) kâfir olanlarız" deyip (çıkmışlardı).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve onlara gerçek gelince de bu dediler, büyü ve biz şüphe yok ki inkar etmedeyiz onu.
Abdullah Parlıyan Meali Fakat onlara gerçekleri içeren mesajım gelince: “Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz” dediler.
Ahmet Tekin Meali Kendilerine hak kitap Kur'ân geldiği zaman: “Bu aklı etki altına alan büyüleyici bir sözdür. Biz onu inkâr ediyoruz.” dediler.
Ahmet Varol Meali Hak kendilerine gelince de: "Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz" dediler.
Ali Bulaç Meali Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: 'Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız.'
Ali Fikri Yavuz Meali Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler.
Bahaeddin Sağlam Meali İşte hak olan bilgi, onlara geldiğinde: “Bu, büyüdür. Biz bunu kabul etmiyoruz.” dediler.
Bayraktar Bayraklı Meali Bu gerçek kendilerine geldiğinde, “Bu bir büyüdür. Biz onu reddediyoruz” dediler.
Cemal Külünkoğlu Meali Fakat kendilerine hak gelince: “Bu büyüdür biz onu tanımayız” dediler.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Gerçek kendilerine geldiği zaman: "Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
Diyanet Vakfı Meali Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Edip Yüksel Meali Kendilerine gerçek geldiği zaman, "Bu bir büyüdür ve biz onu inkar ediyoruz," dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Kendilerine hak geldiği zaman onlar: "Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz." dediler.
Elmalılı Meali (Orjinal) Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler
Hasan Basri Çantay Meali (Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir.
Hayrat Neşriyat Meali Fakat kendilerine o hak gelince: “Bu bir sihirdir ve doğrusu biz onu inkâr edicileriz” dediler.
İlyas Yorulmaz Meali Onlara hak (Kur'an) geldiğinde “Bu sihirdir. Biz onu ret edip inkar ediyoruz.”
Kadri Çelik Meali Ancak kendilerine hak gelince dediler ki: “Bu bir büyüdür, doğrusu biz onu inkâr edicileriz.”
Mahmut Kısa Meali Fakat hakîkati tüm açıklığıyla ortaya koyan ayetlerimiz onlara ulaşınca, “Onları sarsıp derinden etkileyen bu Kur’an, sihirbazların uydurduğu bir büyüdür ve bu yüzden biz, onu şiddetle reddediyoruz!” dediler.
Mehmet Türk Meali Ancak kendilerine değişmez gerçekler gelince: “Bu, bir büyüdür ve biz ona kesinlikle inanmıyoruz.” dediler.
Muhammed Esed Meali ama şimdi hakikat onlara ulaşınca, “Bütün bunlar sadece büyüleyici laflardır 27 ve biz onlarda bir doğruluk payı olduğuna inanmıyoruz!” derler.
Mustafa İslamoğlu Meali Ama hakikat ayaklarına kadar geldiği zaman da, “Bu bir sihirdir, biz bunu kesinlikle reddediyoruz” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»
Suat Yıldırım Meali 30, 31. Ama bu gerçek kendilerine gelince: “Bu sihirdir, biz bunu kabul etmeyiz” dediler ve eklediler: “Bu Kur'ân, bu iki şehirden büyük bir adama indirilseydi ya! ”*
Süleyman Ateş Meali Fakat kendilerine gerçek gelince: "Bu, büyüdür, biz onu tanımayız" dediler.
Süleymaniye Vakfı Meali Bu gerçek onlara gelince hemen ”Bu bir büyüdür; biz onu tanımayız” dediler.
Şaban Piriş Meali Onlara hak geldiği zaman:-Bu bir aldatmacadır, biz onu tanımıyoruz. dediler.
Ümit Şimşek Meali Fakat onlara hak geldiğinde “Bu büyüdür; biz buna inanmıyoruz” dediler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
M. Pickthall (English) And now that the Truth hath come unto them they say: This is mere magic, and lo! we are disbelievers therein.
Yusuf Ali (English) But when the Truth came to them, they said: "This is sorcery, and we(4633) do reject it."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları