Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Şimdilik (gaflet ve hıyanet ehlini) bırak, onlara aldırma ve "Selamet olsun" diyerek (oyala!) Artık onlar yakında (gerçeği görüp) bilecek ve yakında anlayacaklardır. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Artık yüzçevir onlardan ve de ki: Esenlik size, yakında bilip anlarlar. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ey Muhammed! Şimdi sen, onlardan yüz çevir, vazgeç ve size “Selam deyiver!” yakında bilecekler. |
Ahmet Tekin Meali |
Gene de, sen onlara azarlamadan, kınamadan müsamaha göster ve:
“Bizden uzak durun” de. Onlar yakında vaziyeti öğrenecekler. |
Ahmet Varol Meali |
Şimdi sen onlardan geç ve: "Selâm" de! Yakında bilecekler. |
Ali Bulaç Meali |
Şimdi sen, 'aldırış etmeksizin onlardan yüz çevir' ve: 'Selam' de. Artık onlar bileceklerdir. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Ey Rasûlüm), şimdilik onlardan yüz çevir, (kendilerini terk et) de “Selâm= anlaşma var” söyle. Artık yakında (başlarına gelecek felâketi) bileceklerdir. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
(Allah da:) “Öyle ise onlardan yüz çevir, selam de. Onlar ilerde bileceklerdir” (dedi.) |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Onlara karşı dikkatli ol ve “selam” size de! İleride gerçeği anlayacaklardır.”[539]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Ey Resulüm!) sen onların yaptıklarına dayan/aldırma ve de ki: “Selam (olsun size)!” Çünkü onlar zamanı geldiğinde (hakikati) anlayacaklar. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
88,89. Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler. |
Diyanet Vakfı Meali |
88, 89. (Resûlullah'ın:) Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir, demesine karşı Allah: Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakında bilecekler! buyurdu. |
Edip Yüksel Meali |
Onlara aldırma ve "Selam" (barış ve esenlik), de; yakında bilecekler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ey Muhammed! Şimdilik sen onlara aldırma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakında bilecekler! |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de selâm: de, artık ileride bileceklerdir |
Hasan Basri Çantay Meali |
Şimdilik sen (Habîbim) onlardan yüz çevir, «Selâm» de. Artık yakında bileceklerdir. |
Hayrat Neşriyat Meali |
(Ey Resûlüm!) Şimdi onlardan yüz çevir ve “Selâm! (Allah selâmet versin!)” de! Artık ileride bileceklerdir. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlardan (Kur'an'ı onlara anlatmaktan) vazgeç ve onlara “Selam” diyerek geç git. Sonra onlar gerçekleri öğrenecekler. |
Kadri Çelik Meali |
Şimdilik sen onlara aldırma ve “Selâm” (yumuşak söz) de. Onlar yakında bilecekler! |
Mahmut Kısa Meali |
Bunun için, ey Peygamber! Sen onlara aldırma, bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan tebliğine devam et. Sana sataşmaya kalkışırlarsa, onlara “Selâm sizlere! Bizim câhillerle işimiz yoktur!” de. Merak etme; Allah’ın ayetlerini inkâr etmenin cezası neymiş, yakında görecekler! |
Mehmet Türk Meali |
Sen onlara aldırış etme ve “selâm!” deyip geç.1 Artık onlar, ileride (gerçekleri) anlayacaklar! * |
Muhammed Esed Meali |
Ama sen onlar(ın yaptıkların)a dayan ve de ki: “Selâm [olsun size]!” Çünkü onlar zamanı geldiğinde [hakikati] anlayacaklar. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Fakat sen (verdikleri selamı) güzel bir karşılıkla al; yani “(Size de) selam olsun!”[4429] de. Nasıl olsa zamanı geldiğinde (gerçeği) öğrenecekler.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir. |
Suat Yıldırım Meali |
Şimdi sen onlardan yüz çevir ve: “Selâm size! ” de. Artık yakında mâruz kalacakları âkıbeti öğrenirler. |
Süleyman Ateş Meali |
Şimdi sen onlardan geç ve : "Size esenlik (dilerim)" de. Yakında bileceklerdir. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Onlara göz yum da “selam” deyip geçiver; nasıl olsa yakında öğrenecekler. |
Şaban Piriş Meali |
Öyleyse onları boş ver ve “selam” de, nasıl olsa öğrenecekler. |
Ümit Şimşek Meali |
Sen onlara aldırma ve “Size selâm olsun” de. Yakında onlar da görecekler. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Artık sen onlara aldırma, "Selam!" deyiver. Yakında bilecekler. |
M. Pickthall (English) |
Then bear with them (O Muhammad) and say: Peace. But they will come to know. |
Yusuf Ali (English) |
But turn away from them, and say "Peace!"(4687) But soon shall they know!* |