Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Öyle ki “Gabe Kavseyn” iki yay (parçasının) çakışması veya daha yakın (vaziyette aralarında iletişim ‘bilgi teması’) başladı. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İki yay kadar kaldı araları, yahut daha da yakın. |
Abdullah Parlıyan Meali |
aralarında iki yay mesafesi kalıncaya kadar, hatta daha da yakınına kadar. |
Ahmet Tekin Meali |
İlâhî planın gerçekleşmesi için, Allah'ın Rasulü Muhammed'le söz ve işbirliği yapan Cibril, eşit iki makamda olandan biri veya (bazı konularda) bir ast rütbeli elçisidir.* |
Ahmet Varol Meali |
Böylece (aradaki mesafe) iki yay boyu veya daha yakın oldu. |
Ali Bulaç Meali |
Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Böylece Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahud daha az oldu. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İki yay kadar veya daha yakın oldu. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
5,6,7,8,9,10. Ona, bunu çok güçlü akıl sahibi olan Cebrail öğretmiştir. Doğrulup dikildi. O, en yüksek ufuktaydı. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı. İki yayın arası kadar, hatta daha da yakın. Böylece kuluna vahyedeceğini vahyetti.[590]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
8,9,10. Sonra (Cebrail, Hz. Peygambere) yaklaştı ve sarktı. Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı. Böylece (Allah'ın) vahyettiği şeyi kuluna vahyetti. * |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. |
Diyanet Vakfı Meali |
8, 9. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. |
Edip Yüksel Meali |
Mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
«kabe kavseyni ev edna» oldu da |
Hasan Basri Çantay Meali |
(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da, |
Hayrat Neşriyat Meali |
8,9. Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu! |
İlyas Yorulmaz Meali |
İki yay uzaklığı kadar. Hatta daha yakın. |
Kadri Çelik Meali |
Nitekim (ikisi arasında uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı. |
Mahmut Kısa Meali |
Öyle ki, aralarındaki mesafe iki yay kadar, hattâ daha da yakın olmuştu. |
Mehmet Türk Meali |
8,9. Sonra (yanına) geldi ve (ona) yayın iki ucu kadar 1hattâ daha da fazla yaklaştı.2* |
Muhammed Esed Meali |
aralarında iki yay mesafesi kalıncaya kadar, hatta daha da yakınına. 5 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Öyle ki, iki yay aralığı, hatta daha az bir mesafe kaldı:[4775]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi. |
Suat Yıldırım Meali |
8, 9. Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı. |
Süleyman Ateş Meali |
(Muhammed ile arasındaki mesafe) İki yay uzunluğu kadar, yahut daha az kaldı. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
(Muhammed ile) İki yayın tek kirişi gibi oldular; hatta daha da yakınlaştılar. |
Şaban Piriş Meali |
Araları iki yay kadar veya daha yakın idi. |
Ümit Şimşek Meali |
İki yay kadar oldu,(3) hattâ daha da yakın.* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı. |
M. Pickthall (English) |
Till he was (distant) two bows length or even nearer, |
Yusuf Ali (English) |
And was at a distance of but two bow-lengths(5089) or (even) nearer;* |