Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
“Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu (saçlarım ağarıverdi) ; ben Sana dua etmekle hiç mutsuz olmadım (mahrum bırakılmadım) ” demişti. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Demişti ki: Rabbim, kemiklerim bile incelip zayıfladı, saçımsakalım ağardı, parılparıl parlamada başım sanki ve sana ne dua etmişsem mahrum olmadım ben. |
Abdullah Parlıyan Meali |
şöyle demişti: “Ey Rabbim! Doğrusu artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı, ama şimdiye kadar sana yönelttiğim hiçbir duamın, cevapsız bırakıldığını da asla görmedim. |
Ahmet Tekin Meali |
“Rabbim, benim kemiklerim, zayıflayıp gevşedi. Saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.” dedi. |
Ahmet Varol Meali |
Demişti ki: "Rabbim! Doğrusu benim kemiklerim zayıfladı, başım iyice ağardı. Rabbim! Ben sana dua etmekle de hiç mahrum olmadım, |
Ali Bulaç Meali |
Demişti ki: 'Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Şöyle demişti: “-Ey Rabbim, doğrusu ben (o kimseyim ki), benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başımın saçı bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiç bir zaman mahrum olmadım. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Şöyle dedi: “Ey Rabbim! Benim kemiklerim zayıfladı, başım ihtiyarlık yangınıyla tutuşmuştur. Ve sana ettiğim duadan hiç bedbaht olmadım. (Duam daima kabul oldu.) |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Ey Rabbim,” dedi, “Vücudumda kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ey Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
3,4. Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti: “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Şöyle demişti: "Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım." |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.” |
Diyanet Vakfı Meali |
Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım. |
Edip Yüksel Meali |
"Rabbim," dedi, "Vücudumdaki kemik gevşedi, başım ağarıp tutuştu. Sana yalvarışta, Rabbim, hiç bir vakit umut kesmedim." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Şöyle demişti: "Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım(ın saçı) bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım |
Hasan Basri Çantay Meali |
Demişdi ki: «Ey Rabbim, hakıykat ben... Benim kemiğim yıpradı. Başımın saçı tutuşdu. Ey Rabbim, ben Sana düâ etme (m neticesinde) etmişsem bedbaht (ve mahrum) olmadım». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Şöyle demişti: “Rabbim! Gerçekten ben (o hâldeyim ki) kemik(lerim) benden gevşedi (zayıfladı); (ihtiyarlıktan) baş(ım), beyaz alev aldı (saçlarım ağardı); Rabbim! Sana duâ (etmek) ile hiçbir zaman mahrûm olmadım.”(2)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
“Ey Rabbim! Yaşlılıktan kemiklerim gevşedi, saçlarıma tamamen ak düştü. Rabbim! Beni davetinle uyarmandan dolayı, sana karşı asla isyankar (şaki) olmadım.” |
Kadri Çelik Meali |
“Rabbim!” dedi, “Şüphesiz benim kemiklerim gevşedi, (bedenimdeki şu) baş, yaşlılık aleviyle tutuştu (ağardı); ben sana dua etmekle (hiç bir zaman) azgın olmadım.” |
Mahmut Kısa Meali |
“Ey Rabb’im!” diye yalvarmıştı, “Doğrusu, ihtiyarlıktan kemiklerim iyice gevşedi, saçlarıma aklar düştü. Sana duamda, Ya Rab! asla bedbaht olmadım! Ne zaman Sana el açıp yalvardıysam, hep dualarıma icabet ettin, bugüne kadar elimi hiç boş çevirmedin.” |
Mehmet Türk Meali |
“Ey Rabbim! Şüphesiz benim gücüm kuvvetim kalmadı, saçım başım ağardı ve ey Rabbim! Şimdiye kadar sana duâ edip de duâmın kabul edilmediği hiç olmadı.”1 dedi.2* |
Muhammed Esed Meali |
şöyle demişti: “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı. Ama şimdiye kadar, ey Rabbim, Sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı. 4 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
şöyle yalvarmıştı: “Rabbim! Benden (iş) geçti, kemiklerim eridi, başa ak düştü;[2456] ama (ey) Rabbim, sana dua edip de eli boş kaldığım hiç olmadı.[2457]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Demişti ki: «Yarabbi! Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı, başımın tüyü de tutuştu ve Rabbim! Sana ne dua ettim ise mahrum kalmadım.» |
Suat Yıldırım Meali |
“Ya Rabbî, iyice yaşlandım, kemiklerim zayıfladı, eridi, başımdaki saçlarım ağardı, beyaz alevler gibi tutuştu. Ya Rabbî, Sana her ne için yalvardıysam, asla mahrum kalmadım. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Rabbim, demişti, ben, bende kemik gevşedi; baş, ihtiyarlk aleviyle tutuştu. Rabbim, sana du'a ile hiçbir zaman bahtsız olmadım (her du'a ettikçe kabul buyurdun, beni istediğimden mahrum etmedin). |
Süleymaniye Vakfı Meali |
“Rabbim (Sahibim)!” demişti, “Kemiklerim zayıfladı, saçlarım iyice ağardı. Sana yaptığım dua sayesinde bugüne kadar hiç bunalmadım. |
Şaban Piriş Meali |
Rabbim, dedi şüphesiz kemiklerim zayıfladı, baş yaşlılık ateşiyle tutuştu. Rabbim, sana ettiğim dualarda hiç bir şeyden mahrum olmadım. |
Ümit Şimşek Meali |
“Rabbim,” demişti. “Artık benim kemiklerim yıprandı; başım ihtiyarlık aleviyle tutuştu. Sana dualarımda da, ey Rabbim, mahrum kaldığım hiç olmadı. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Şöyle demişti: "Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma/senin için çağrı yapma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht/zorluk ve şiddet yanlısı olmadım." |
M. Pickthall (English) |
Saying: My Lord! Lo! the bones of me wax feeble and my head is shining with grey hair, and I have never been unblest in prayer to Thee, my Lord. |
Yusuf Ali (English) |
Praying: "O my Lord! infirm indeed are my bones, and the hair of my head doth glisten with grey: but never am I unblest, O my Lord, in my prayer(2458) to Thee!* |