Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
De ki: “Kim (Hakk’tan ve hayırdan) sapıtıp (küfre ve nankörlüğe kayarsa), Rahman ona, (istediği kadar) uzun bir süre tanısın (ve yularını oldukça uzatsın, ne çıkar… Ama mutlaka sonunda) hatta ki, kendilerine va’ad edilen, ya azabı veya kıyamet anını gördükleri zaman, artık (o gün) kimin yeri ve durumu daha kötüymüş ve (çok güvendiği) askeri gücü (ve taraftar kesimi, aslında) daha zayıfmış, yakında bilecek (ve görüp anlayacak) lardır.” |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
De ki: Kim sapıklıktaysa rahman, onun sapıklığını uzattıkça uzatır da sonunda azap olsun, kıyamet olsun, kendilerine vaat olunan şeyi görür bu çeşit adamlar ve görünce de bilirler kimin yurdu daha hayırlıymış ve kimin kuvveti daha zayıf. |
Abdullah Parlıyan Meali |
De ki, kim sapıklık içindeyse, sınırsız rahmet sahibi olan Rahman, ona mühlet versin ne çıkar. Nihayet vaadedildikleri azabı veya kıyameti gördükleri zaman, kimin yer olarak daha kötü, destek ve dayanak olarak kimin zayıf olduğunu anlayacaklardır. |
Ahmet Tekin Meali |
“Kim hak yoldan uzak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başına buyruk bir hayat içindeyse, rahmet sahibi Rahman olan Allah, tehdit edildikleri azâbı, yenilgiyi veya kıyametin kopacağı ânı görecekleri zamana kadar ona mühlet versin. İşte o zaman, kimin mevkiinin daha kötü olduğunu, kimin askerî erkânının, ordusunun daha zayıf olduğunu öğrenecekler.” de.* |
Ahmet Varol Meali |
De ki: "Sapıklıkta olana Rahman ne kadar mühlet verirse versin; sonuçta kendilerine vaadedileni, ya azabı veya kıyameti gördüklerinde kimin yerinin daha kötü ve askerinin daha zayıf olduğunu bileceklerdir." |
Ali Bulaç Meali |
De ki: 'Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatinigördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askerigücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Ey Rasûlüm), onlara de ki: “Kim dalâlette (küfürde) ise, Rahman ona mal ve evlâdca ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet vaad olundukları azabı gördükleri vakit - Ya dünyada müslümanlar tarafından öldürülmeyi, yahut kıyamet günü Cehennem'i - artık bilecekler ki, kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
De ki: “Kim sapıklık içinde ise, Rahman olan Allah ona mühlet ve imkân tanısın (tanır.) Nihayet kendilerine vaadedilen şeyleri: Ya azabı veya kıyameti gördüklerinde, işte o zaman kimin yerinin daha kötü ve askerlerinin daha zayıf olduğunu bileceklerdir. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
De ki: “Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona uzun bir süre tanısın. Sonunda onlar uyarıldıkları azabı veya kıyamet saatini görünce, o zaman kimlerin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
De ki: “Kim sapıklık içinde ise Rahman (olan Allah) ona istenildiği kadar süre versin (ne çıkar). Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler!” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
De ki: "Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir." |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Ey Muhammed!) De ki: “Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler. |
Diyanet Vakfı Meali |
De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir. |
Edip Yüksel Meali |
De ki, "Sapıklığa dalanlara Rahman bir süre verir. Cezayı veya dünyanın sonunu görünceye kadar... Kötü yere ve zayıf orduya kimin sahip olduğunu öğrenecekler." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onlara de ki: "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet va'dolunacak şeyi gördükleri vakıt: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zaıyf? |
Hasan Basri Çantay Meali |
De ki: «Kim sapıklık içinde ise çok esirgeyici (Allah), onu (n dünyalığını ve ipini) uzatdıkca uzatır. Nihayet va'd olunageldikleri şeyleri — ya azabı, yahud kıyameti — gördükleri zaman artık kimin yeri daha kötü, kimin cemâati (ve yardımcıları) daha zaîf imiş, bileceklerdir. |
Hayrat Neşriyat Meali |
De ki: “Kim dalâlette ise, o takdirde Rahmân ona ne kadar mühlet verirse versin; nihâyet kendilerine va'd edileni, ya (dünyadaki) azâbı ya da kıyâmeti gördükleri zaman, artık kimin yer cihetiyle daha kötü ve tarafdarca daha zayıf olduğunu yakında bileceklerdir.” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Deki “Kim sapıklık içinde kalmışsa, Rahman onun sapıklık halini artırarak uzatır. Taki ona, ya azap gelip ölünceye veya kıyamet saati gelip bizzat görünceye kadar onun sapkınlığı uzar. Sonra onlar o gün, kimin daha kötü yerde kalacağını, güç ve kuvvet bakımından kimin daha zayıf olacağını öğrenecekler.” |
Kadri Çelik Meali |
De ki: “Kim sapıklık içindeyse, Rahman, kendilerine vaat edilen azabı ya da kıyameti görünceye kadar ona mühlet verir. Artık kimin makamı daha kötü, kimin askeri (gücü) daha zayıfmış, yakında bileceklerdir. |
Mahmut Kısa Meali |
Ey Müslüman! Ekonomik ve sosyal güç sahibi olmakla şımaran ve bunu doğru yolda olmanın ölçüsü kabul eden, hak ettikleri azâbın şu ana kadar gelmemiş olmasını, doğru yolda olduklarının ispatı sayan bu zâlimlere de ki:
“Her kim sapıklığı tercih ederse, Allah sonsuz merhamet sahibi olduğu için, onu öyle hemencecik helâk etmez. Aksine, hatâsını anlayıp tövbe etmesi için ona epey mühlet verir ve nihâyet onlar, kendilerine vaadedilen şeyi —ya azâbı, ya da Son Saati— gördükleri anda, işte o zaman anlarlar; bu iki gruptan hangisiymiş asıl kötü konumda olan; kimmiş gerçekte güçsüz ve âciz olan!”
Kâfirlerin bunca baskılarına katlanan, hak ve adâlet uğrunda yılmadan mücâdele eden bahtiyârlara gelince: |
Mehmet Türk Meali |
(Ey Muhammed! Onlara): “Rahman (olan Allah), sapkınlık içerisindekilere ne kadar geniş imkân verirse versin, sonunda onlar vâdedilen azabı ya da kıyameti görünce; mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğrenecekler.” de. |
Muhammed Esed Meali |
De ki: “Kim ki sapıklık içinde yaşıyorsa, sınırsız rahmet Sahibi onun ömrünü, yaşama imkanını çekip u-zatabilir!” 61 [Ve bırak ne söyleyeceklerse söylesinler, 62] tâ ki, önceden uyarıldıkları [bu dünyadaki] azabı, ya da Son Saat[in gelip çatmasını] görünceye kadar: Çünkü o zaman [bu iki insan topluluğundan] varılacak yer olarak hangisinin daha kötü, destek ve dayanak olarak 63 hangisinin daha zayıf olduğunu anlayacaklar. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
De ki: “Sapıklığın içine dalan kim olursa olsun; O rahmet kaynağı onun süresini uzattıkça uzatsın! Ta ki kendilerinin tehdit edildikleri şeyi -ister (bu dünya) azabı olsun, ister Son Saat olsun- görünceye kadar… İşte o zaman, kimin konumca daha kötü ve güç olarak daha zayıf olduğunu öğrenecekler. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
De ki: «Her kim sapıklık içinde ise onun için Rahmân uzattıkça uzatsın (onlara dilediklerini versin) ne ehemmiyeti var! Vaktâ ki, vaadolunduklarını, ya azabı veya Kıyamet gününü görürler, artık mekanca daha şerli ve yardımcılarca daha zayıf kim olduğunu bilmiş olacaklardır.» |
Suat Yıldırım Meali |
De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! [3, 61; 62, 6] |
Süleyman Ateş Meali |
De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahman ona süre versin (ne çıkar). Nihayet va'dedildiklerini azabı veya (Duruşma) sa'ati(ni) gördükleri zaman, kimin yerce daha kötü ve adamca daha zayıf olduğunu bileceklerdir. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
De ki “Kim sapıklık içindeyse varsın Rahman onun süresini uzatsın. Nasıl olsa tehdit edildikleri azabı, ya da kıyamet saatini görünce kimin yerinin daha kötü, kimin arkasının daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.” |
Şaban Piriş Meali |
De ki: -Rahman, sapıklıkta olan kimseye arttırdıkça artırır. Sonunda vaat olundukları azabı veya kıyameti gördükleri zaman kimin yerinin daha kötü, kimin ordusunun daha zayıf olduğunu bileceklerdir. |
Ümit Şimşek Meali |
De ki: Sapıklıkta olana Rahmân ne kadar mühlet verirse versin; kendilerine vaad olunan şeyi—ister azap olsun, ister kıyamet—gördüklerinde öğrenecekler kimin mevkii daha kötü, kimin ordusu daha zayıfmış! |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler." |
M. Pickthall (English) |
Say: As for him who is in error, the Beneficent will verily prolong his span of life until, when they behold that which they were promised, whether it be punishment (in the world), or Hour (of Doom), they will know who is worse in position and who is weaker as, an army. |
Yusuf Ali (English) |
Say: "If any men go astray, ((Allah)) Most Gracious extends (the rope) to them, until, when they see the warning of Allah (being fulfilled) - either in punishment(2520) or in (the approach of) the Hour,- they will at length realise who is worst in position, and (who) weakest in forces!* |