Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili (medhü sena edilen şerefli insanlar) kıldık. (Hayırla ve hürmetle anılmalarını sağladık.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve onlara rahmetimizden ihsanlar ettik, gerçek şöhretlerini yaydık, adlarını yücelttik. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ve onları rahmetimizle ödüllendirdik. Gerçek şöhretlerini yaydık, adlarını yüceltip iyi anılmalarını sağladık. |
Ahmet Tekin Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlara, sadakatle dinimizi tebliğ eden değerli halefler, dillerde güzel bir övgü, haklı ve büyük bir şöhret nasip ettik. |
Ahmet Varol Meali |
Onlara rahmetimizden lütufta bulunduk ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik. [4]* |
Ali Bulaç Meali |
Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Hem bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik (çokca mal ve evlâd verdik). Hepsine de dillerde (bütün dinlerde) güzel ve yüksek bir övgü verdik. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk, kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Onları rahmetimizle ödüllendirdik. Ve onlara doğru olanı (başkalarına) ulaştırmaları için üstün bir anlatım gücü bahşettik. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onların her dilde üstün şekilde anılmalarını sağladık.* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik). |
Diyanet Vakfı Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik. |
Edip Yüksel Meali |
Onlara rahmetimizden verdik. Onlara, doğru ve onurlu bir dil bağışladık. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik ve hepsine dillerdi yüksek bir yadı sıdk verdik |
Hasan Basri Çantay Meali |
Bunlara rahmetimizden (peygamberlik, mal ve evlâd) lûtfetdik. Onlar için çok yüce sadâkat dili de verdik. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Ve onlara rahmetimizden ihsanda bulunduk ve kendilerine (nice dillerde) doğru, yüksek bir lisan (güzel bir medihle anılmayı) nasîb ettik.(2)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlara rahmetimizden bağışlarda bulunduk ve konuşmalarını en doğru şekilde yapanlardan sağladık. |
Kadri Çelik Meali |
Onlara rahmetimizden bağışladık ve onlar için (halk arasında kendilerini) yücelikle öven bir dil kıldık. |
Mahmut Kısa Meali |
Onlara rahmetimizden büyük bir pay verdik ve hepsinin dillere destan olacak şekilde kıyâmete kadar saygıyla anılmalarını sağladık. Şimdi gelelim, rahmetimizden pay alan bir başka kulumuza: |
Mehmet Türk Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve onların her dilde üstün bir şekilde anılmalarını sağladık.1 * |
Muhammed Esed Meali |
ve o'nları rahmetimizle ödüllendirdik. Ve o'nlara doğru olanı [başkalarına] ulaştırmaları için üstün bir anlatım gücü 36 bahşettik. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
dahası onlara rahmetimizi bahşettik; nihayet onları sadakatin yüksek sözcüsü yaptık.[2507]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve onlara rahmetimizden ihsan ettik ve onlar için dillerde yüksek, doğru bir sena nâsip kıldık. |
Suat Yıldırım Meali |
Onlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk. Onlara dillerde ve dinlerde yüksek ve güzel bir nam bıraktık. |
Süleyman Ateş Meali |
Onlara rahmetimizden (mal ve çocuk) lutfettik ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.* |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Onların, doğruluklarıyla ve yücelikleriyle dilden dile aktarılan kişiler olmasını sağladık. |
Şaban Piriş Meali |
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve onlara üstün bir doğruluk dili verdik. |
Ümit Şimşek Meali |
Onlara rahmetimizden lütfettik ve arkalarında güzel ve şerefli bir nam bıraktık. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk. |
M. Pickthall (English) |
And We gave them of Our mercy, and assigned to them a high and true renown. |
Yusuf Ali (English) |
And We bestowed of Our Mercy on them, and We granted them lofty honour on the tongue(2502) of truth.* |