Bakara Suresi 101. Ayet


Arapça

وَلَمَّا جَاءهُمْ رَسُولٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ كِتَابَ اللّهِ وَرَاء ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve lemmâ câehum resûlun min indillâhi musaddikun limâ meahum nebeze ferîkun minellezîne ûtûl kitâb(kitâbe), kitâballâhi verâe zuhûrihim ke ennehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).


Kelimeler

ve lemmâ ve olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
resûlun resûl, elçi
min indillâhi (indi allahi) Allah'ın katından
musaddikun tasdik edici, tasdik eden
limâ şeyi
mea-hum onların yanında
nebeze attı
ferîkun bir fırka, bir grup
min ellezîne o kimselerden, onlardan
ûtû verildiler
el kitâbe kitap
kitâbe allâhi Allah'ın
verâe arka
zuhûri-him onların arkaları, arkalarına
ke gibi
enne-hum onların ..... olduğunu
lâ ya'lemûne bilmiyorlar, bilmezler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Ne zaman onlara Allah katından, (kendi) yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına atıp (aykırı davranmışlardı).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Allah tarafından onlarda bulunan kitabın doğruluğunu bildiren bir peygamber geldi mi kitap ehlinin bir kısmı, Allah'ın kitabını artlarına atarlar, sanki de bilmezler.
Abdullah Parlıyan Meali Allah katından kendilerine ellerinde bulunan İlahî kitabı tasdik eden bir elçi geldiğinde, kitap verilenlerden bir gurup Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
Ahmet Tekin Meali Allah tarafından onlara, ellerindeki doğru bilgileri, kutsal kitaplardaki bilgileri tasdik edici bir rasûl gelince, kendilerine verilen kutsal kitabın hükmünce sorumlu tutulanlardan bir kısmı, Allah'ın kitabını, sanki hiç tanımıyorlarmış, bilmiyorlarmış gibi, taahhütlerini bozarak, sorumluluklarını yerine getirmediler, Muhammed'in hak peygamberliği ile ilgili, Tevrat'ın ve İncil'in hükümlerini de, Kur'ân'ı da büsbütün kulak arkası ettiler.*
Ahmet Varol Meali Onlara, Allah katından yanlarındakini doğrulayıcı bir peygamber gelince kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir topluluk sanki hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.
Ali Bulaç Meali Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir bölümü, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar.
Ali Fikri Yavuz Meali Yahûdilere, kendileri ile olan Tevrat'ı tasdik edici, Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman, kendilerine kitab verilenlerden bir topluluk, sanki onun Allah kitabı olduğunu bilmiyormuş gibi, Tevrat'ı arkalarına attılar ve ondan yüz çevirdiler.
Bahaeddin Sağlam Meali Ve ne zaman ki; Allah katından Tevrat’ı doğrulayıcı bir elçi geldi. O kitap verilmişlerden bir kısmı Allah’ın kitabını arkalarına attılar. Sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi…
Bayraktar Bayraklı Meali Onlara, yanlarındaki kitabı doğrulayan peygamber geldiği zaman, kendilerine kitap verilenlerden bir grup, güya hakikati bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirmişlerdi.
Cemal Külünkoğlu Meali Onlara ne zaman Allah tarafından yanlarındakini (Tevrat'ın aslını) doğrulayan bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkalarına attılar.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Yanlarındakini doğrulayan bir Peygamber, Allah katından onlara gelince Kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitab’ı (Tevrat’ı) doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitab’ını (Tevrat’ı) arkalarına attılar.
Diyanet Vakfı Meali Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.
Edip Yüksel Meali Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Üstelik Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, Allah'ın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.
Elmalılı Meali (Orjinal) hem Allah tarafından onlara beraberlerindekini tasdikleyici bir Peygamber gelince, eski kitab verilenlerden bir kısmı Allahın kitabını, omuzlarının arkasına attılar sanki bilmiyorlarmış gibi de
Hasan Basri Çantay Meali Onlara ne zaman Allah katından nezdlerindeki (Kitabı) tasdik edici (ve doğrultucu) bir peygamber geldiyse kendilerine Kitab verilen (o kimse) lerden bir güruh sanki onlar (hakıykati) bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını sırtlarının arkasına atmış (ondan yüz çevirmişidir.
Hayrat Neşriyat Meali Hem onlara, Allah tarafından yanlarında olanı (Tevrât'ı) tasdîk edici bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir tâife, sanki kendileri bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitâbını sırtlarının gerisine attılar.
İlyas Yorulmaz Meali Allah'ın katından, onların yanında bulunan kitabı tasdik eden bir elçi geldiğinde, ehli kitaptan bir gurup, elçinin getirdiği kitabı (yazılı emirleri) sanki bilmiyorlarmış gibi, hemen arkalarına attılar.
Kadri Çelik Meali Allah katından onlara ellerinde olanı doğrulayan bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir takımı bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar.
Mahmut Kısa Meali Allah tarafından onlara, yanlarında bulunan Tevrat’ı onaylayan bir Elçi gelince, kendilerine daha önce Kitap verilmiş olan bu insanlardan bazıları, sanki hakîkati hiç bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabını kaldırıp arkalarına atıverdiler! Allah’ın kitabını atınca da, onun yerini hurâfe ve masallarla doldurdular:
Mehmet Türk Meali Onlara Allah katından; yanlarındaki kitabı doğrultucu bir Peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi, Allah’ın Kitabını arkalarına attılar.
Muhammed Esed Meali Ve [şimdi bile], ne zaman Allah'tan onlara halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir elçi gelse, kendilerini önceki çağlarda vahyedilen kelâma bağlı sayanlardan bazısı, [o'nun dediklerinin] farkında değilmiş gibi ilahî kelâma arkalarını dönerler, 81
Mustafa İslamoğlu Meali Onlara Allah katından yanlarındaki Tevrat’ı (özünde) doğrulayan bir elçi gelince, kitap ehlinden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi[187] Allah’ın kitabına sırt döndüler;[188]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve onlara Allah Teâlâ tarafından yanlarındaki kitabı musaddık olan bir resûl gelince o kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir gürûh sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına atıverdiler.
Suat Yıldırım Meali Onlara, Allah katından, ellerinde ki Tevrat'ı tasdik eden bir Peygamber gelince, O Ehl-i kitaptan bir kısmı, güya gerçeği hiç bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirdiler de [7, 157; 2, 89-91]
Süleyman Ateş Meali Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayıcı bir elçi gelince, Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allah'ın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.
Süleymaniye Vakfı Meali Allah katından, yanlarındakini (Tevrat’ı) onaylayan bir Kitap[*] gelince, Kitap verilenlerden bir kısmı Allah’ın bu Kitabını, sanki hiç bilmiyorlarmış gibi kulak ardı ettiler.*
Şaban Piriş Meali Onlara ne zaman yanlarında olanı tasdik eden bir elçi gelse kendilerine kitap verilenlerden bir grup sanki Allah'ın kitabını bilmiyorlarmış gibi arkalarına atarlar.
Ümit Şimşek Meali Onlara ne zaman Allah katından, ellerindekini doğrulayan bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkasına atıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Allah katından kendilerine, ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde, kitap verilenlerden bir fırka, Allah'ın Kitabı'nı hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
M. Pickthall (English) And when there cometh unto them a messenger from Allah, confirming that which they possess, a party of those who have received the Scripture fling the Scripture of Allah behind their backs as if they knew not,
Yusuf Ali (English) And when there came to them a messenger from Allah, confirming what was with them, a party of the people of the Book threw away the Book of Allah(102) behind their backs, as if (it had been something) they did not know!*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları