Bakara Suresi 36. Ayet


Arapça

فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُواْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ


Türkçe Okunuşu

Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(hînin).


Kelimeler

fe o zaman, böylece
ezelle-humâ onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
eş şeytânu şeytan
an-hâ ondan, oradan
fe o zaman, böylece
ahrece-humâ onları (ikisini) çıkardı
mimmâ (min mâ) şeyden
kânâ ikisi oldular
fî-hi onun hakkında, onun içinde, onda
ve ve
kulnâ biz dedik
ihbitû (ikiniz) inin
ba'du-kum sizin bazınız
li ... e, için
ba'din bazınız
aduvvun düşman
ve lekum ve sizin için
içinde, vardır
el ardı arz, yeryüzü
mustekarrun kararlaştırılmışolan, karar kılma,
ve metâun ve meta, geçinme, maişetini temin etme,
ilâ ... e
hînin belli bir zaman

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Fakat şeytan, oradan ikisinin (Hz. Adem ve Havva Annemizin) ayağını kaydırmış ve böylece onları içinde bulundukları (huzurlu ve mutlu durum) dan çıkarmıştı. Biz de: “Haydi, birbirinize düşman olarak (kadın ve erkek birbirleri yüzünden isyana kayıp, sonunda bela ve cezaya uğrayarak) inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır” deyip (cezalarını vermiştik).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Şeytansa oradan onların ayaklarını kaydırdı, onları bulundukları makamdan çıkarıverdi. Dedik ki: Bazınız, bazınıza düşman olarak inin buradan. Bir zamana kadar yeryüzünde oturmanız, oradan rızıklanmanız mukadder.
Abdullah Parlıyan Meali Ama şeytan orada ikisini de kandırıp ayaklarını kaydırdı da, böylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu. Bu yüzden biz: “Buradan çıkıp gidin, bundan sonra birbirinize düşman olarak yaşayın sizin için yeryüzünde bir müddet barınacak ve geçinecek bir yer vardır” dedik.
Ahmet Tekin Meali Şeytan, Âdem ile eşini Cennetten uzaklaştırmak için, onları kusur işlemeye sevk etti. Bulundukları konumdan, Cennet nimetleri ve imkânları içinden onları çıkardı. Bunun üzerine: “Buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Birbirinize düşmanlığınız devam edecek. Yeryüzünde bir vakte kadar sizin için bir yaşama yeri, bir barınak ve kısmetiniz, nasibiniz var." dedik.
Ahmet Varol Meali Ancak şeytan her ikisinin de ayağını oradan kaydırdı ve kendilerini içinde bulundukları yerden çıkarttı. Biz de: "Birbirlerinize düşman olarak oradan inin. Yeryüzünde sizin için bir yerleşme yeri ve belli süreye kadar geçiminizi sağlayacak varlık verilecektir" dedik.
Ali Bulaç Meali Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: 'Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır' dedik.
Ali Fikri Yavuz Meali Nihayet onları (Âdem ile Havvâ'yı) Şeytan (bir desise ile) Cennetten kaydırdı ve içinde bulundukları nimetten onları çıkardı. Biz de: “- Biri-birinize düşman olarak buradan (yere) inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar yerleşmek ve menfaatlenmek vardır.” demiştik.
Bahaeddin Sağlam Meali Bunun üzerine şeytan, onların ayağını o cennetten kaydırdı. Bulundukları ortamdan onları çıkardı. Biz de “Birbirinize düşmanlar olarak buradan inin! Belli bir müddete kadar yeryüzünde sizin için bir karargâh ve faydalanma vardır” dedik.
Bayraktar Bayraklı Meali Bunun üzerine şeytan, onları bulundukları yerden kaydırıp çıkardı. Biz de, “Birbirinize düşman olarak oradan ininiz ve yeryüzünde belli bir zamana kadar ikamet edip yaşayacaksınız” dedik.
Cemal Külünkoğlu Meali Ama şeytan (cennette ebedi kalmak istiyorsanız bu ağaçtakinden yiyin diyerek) ikisini de içinde bulundukları yerden (cennetten) çıkardı (ve böylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu). Bunun üzerine biz de: “(Şeytana uyduğunuz için onunla) birbirinize düşman olarak (ve imtihan dünyasının zorluklarını kabullenerek yeryüzüne) inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre (ömrünüzün sonuna kadar) ikamet etme ve yararlanma vardır” dedik. *
Diyanet İşleri Meali (Eski) Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları yerden çıkardı, onlara "Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz" dedik.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.
Diyanet Vakfı Meali Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Edip Yüksel Meali Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız," dedik.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: "Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır." dedik.
Elmalılı Meali (Orjinal) Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları naz-ü naimden çıkardı, biz de haydi dedik bâzınız bâzınıza düşman olarak inin ve size yerde bir zamana kadar bir karar ve bir nasıp alma var
Hasan Basri Çantay Meali Bunun üzerine Şeytan onları (n ayağını) oradan kaydırıp içinde bulunduklarından (onun ni'metlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş) di. Biz de: «Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yer yüzünde sizin için bir vakta (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey vardır» demişdik.
Hayrat Neşriyat Meali Derken şeytan onları(n ayaklarını) oradan kaydırdı da içinde bulundukları şeyden (o ni'metten) onları çıkardı. Bunun üzerine (biz onlara) şöyle dedik: “(Ey Âdem, Havvâ ve Şeytan!) Birbirinize düşman olarak inin!(3) Artık sizin için yeryüzünde bir zamâna kadar bir yerleşme ve bir faydalanma vardır.”*
İlyas Yorulmaz Meali Sonra şeytan, yasak ağaçla o ikisinide ayarttı ve içinde oldukları bahçeden ikisini çıkarttı. Bizde “Kiminiz kiminize düşmanlar olarak inin oradan, sizin için yeryüzünde belirli bir süreye kadar kalmak vardır” dedik.
Kadri Çelik Meali Şeytan oradan ikisini de kaydırdı ve bulundukları yerden çıkardı. Onlara, “Birbirinize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir zamana kadar bir yerleşim ve meta vardır” dedik.
Mahmut Kısa Meali Derken şeytan, nurdan bir örtü ile gözlerden gizlenmiş olan mahrem yerlerini açıp kendilerine göstermek ve böylece şehvet duygularını kamçılayıp onları günaha sürüklemek için, Âdem ile Havvâ’nın kalbine vesvese vererek dedi ki: “Rabb’inizin size bu meyveyi yasaklamasının tek sebebi, tanrısal güçlere sahip birer melek veya sonsuz bir hayat sahibi olacağınızdan endişe duymasıdır. Allah adına and içerim ki, bunu sırf sizin iyiliğiniz için yapıyorum!” (7. Ârâf: 20, 21) Böylece, onları aldatarak yasak ağaçtan yemelerine, bunun sonucunda da cennetten çıkmalarına sebep oldu. Biz de “Birbirinize düşman olarak inin yeryüzüne. Artık hayat yeryüzünde, oraya yerleşecek ve belli bir süreye kadar orada yaşayacaksınız!” dedik.
Mehmet Türk Meali Fakat şeytan, ikisinin ayağını birden oradan kaydırdı1 ve onları, içerisinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de: “Haydi! (Şeytan ile) siz, birbirinize düşman olarak2 yeryüzünde belirli bir süreye kadar barınmak ve geçinmek üzere oradan inin.” dedik.*
Muhammed Esed Meali Ama Şeytan orada ikisini de yoldan çıkardı ve böylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu. 29 Bu yüzden Biz: “Buradan çıkıp gidin, (bundan sonra) birbirinize düşman olarak yaşayın ve yeryüzünü bir müddet için mesken edinip orada geçiminizi sağlayın!” 30 dedik.
Mustafa İslamoğlu Meali Fakat şeytan onların ayaklarını kaydırdı,[71] böylece sahip oldukları müstesna konumdan uzaklaştırdı. Ve Biz dedik ki: “Birbirinize düşman olarak çıkıp gidin![72] Zira yeryüzünde, geçici bir hayat alanı ve tadımlık bir haz sizi bekliyor!”[73]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali İmdi, Şeytan Âdem ile Havva'yı cennetten kaydırdı. Oradaki nîmetlerden çıkarıp uzaklaştırdı. Biz de dedik ki: «Bâzınız bâzınıza düşman olmak üzere yeryüzüne ininiz, sizin için yer yüzünde bir vakte kadar bir karar ve bir nasip vardır.»
Suat Yıldırım Meali Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de: “Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız. ”
Süleyman Ateş Meali Derken şeytan onlar(ın ayağın)ı oradan kaydırdı, içinde bulundukları (ni'met yurdu)ndan çıkardı. (Biz de) dedik ki: "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin, yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lazımdır."
Süleymaniye Vakfı Meali Sonra Şeytan, o ağaç yüzünden ayaklarını kaydırdı da onları bulundukları yerden çıkardı. Onlara şöyle dedik: “İnin oradan! Biriniz diğerinin hakkına göz dikecek.[*] Sizin için bu topraklarda yerleşecek yer ve bir süreye kadar geçineceğiniz şeyler bulunacaktır”.*
Şaban Piriş Meali -Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz, dedik.
Ümit Şimşek Meali Derken Şeytan, ayaklarını kaydırdı da onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de “İnin aşağı,” dedik. “Artık birbirinize düşman olarak yaşayacaksınız. Yeryüzünde sizin için belirli bir vakte kadar bir yerleşim ve bir nasip vardır.”
Yaşar Nuri Öztürk Meali Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır."
M. Pickthall (English) But Satan caused them to deflect therefrom and expelled them from the (happy) state in which they were; and We said: Fall down, one of you a foe unto the other! There shall be for you on earth a habitation and provision for a tune.
Yusuf Ali (English) Then did Satan(52) make them slip from the (garden), and get them out of the state (of felicity) in which they had been. We said: "Get ye down, all (ye people(53)), with enmity between yourselves. On earth will be your dwelling-place and your means of livelihood(54) - for a time."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları