Bakara Suresi 143. Ayet


Arapça

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنتَ عَلَيْهَا إِلاَّ لِنَعْلَمَ مَن يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَى عَقِبَيْهِ وَإِن كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلاَّ عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللّهُ وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ


Türkçe Okunuşu

Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le kebîreten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).


Kelimeler

ve kezâlike ve bunun gibi, böylece
cealnâ-kum biz sizi kıldık, yaptık
ummeten bir ümmet, bir topluluk
vasatan vasat, ortada, ifrat ve tefritten uzak
li tekûnû olmanız için, olun diye
şuhedâe şahitler
alâ en nâsi insanlara
ve yekûne ve olsun
er resûlu resûl
aleykum size, sizi
şehîden şahit
ve mâ ceal-nâ ve biz yapmadık, kılmadık
el kıblete kıble
elletî ki o
kunte sen oldun
aleyhâ onun üzerinde
illâ ancak, sadece
li na'leme bilmemiz için
men kimse, kişi
yettebiu tâbî olur
er resûle resûl
mimmen (min men) ondan
yenkalibu geri döner
alâ üzere, üzerinde, ... e
akibeyhi topukları (iki topuğu)
ve in kânet ve eğer olursa, olsa bile
le mutlaka, elbette, muhakkak
kebîreten zor, güç
illâ ancak, sadece
alâ üzere, üzerinde, ... e
ellezîne ki onlar
hedâ hidayete erdirdi
allâhu Allah
ve mâ kâne ve olmadı
allâhu Allah
li yudîa zayi edecek, boşa çıkaracak, yok edecek
îmâne-kum sizin îmânınız
inne muhakkak
allâhe Allah
bi en nâsi insanlara
le mutlaka, elbette, muhakkak
raûfun çok şefkatli
rahîmun çok merhametli, rahmet gönderen

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali İşte böylece Biz sizi, insanlara şahit (ve örnek) olmanız için (ifrat ve tefritten sakınıp doğru ve normal yolu tutan vasat) orta bir ümmet kıldık; Peygamber de sizin üzerinizde bir şahit olsun (diye böyle yaptık) . Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Kâbe'yi) kıble yapmamız, Elçiye uyan (sadık) ları, topukları üzerinde gerisin geri dönen (kaypak tiplerden ve Hakk yolu terk edenlerden) ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (ve ağır bir yük) gelir. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli ve merhametlidir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali İşte böylece bütün insanlara tanıklık etmeniz, Peygamberin de size tanık olması için sizi, doğru yolun tam ortasında giden bir ümmet yapmışızdır. Zaten evvelce yöneldiğin Ka'be'yi kıble yapışımızdan maksat da ancak Peygambere uyacak olanları, iki topuğu üstünde gerisin geriye döneceklerden ayırt etmektir. Bu, elbette Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkalarına ağır gelecek. Allah, imanınızı zayi etmez. Şüphe yok ki Allah, insanları esirgeyicidir, rahimdir.*
Abdullah Parlıyan Meali Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü, orta yolu tutan bir toplum olmanızı istedik. Yaşantınızla tüm insanlığa Allah'tan gelen gerçekleri yaşayan şahitler olasınız ve elçi de sizin üzerinize aynı şekilde şahit olsun diye. Senin çok isteyip te şu anda üzerinde bulunduğun Kâbe'yi biz ancak; peygambere uyanı, ökçesi üzerine geri dönenden ayırt etmemiz için kıble yaptık. Bu şekilde kıblenin Kudüs'ten Kabe'ye çevrilmesi, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı ve önceden Kudüs'e yönelerek kıldığınız namazları boşa götürecek değildir. Allah insanlara çok şefkat eden ve acıyandır.
Ahmet Tekin Meali Biz doğru yolu gösterdiğimiz gibi, sizi de, Kur'ân'ı bilen ve bütün insanlara tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitler olmanız, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlün, Muhammed'in de Kur'ân'ı tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önder, doğruları konuşan şâhit olması için sizi mûtedil, âdil, hayırlı, makul, seçkin, ahlâkî değerleri, itidali ve adâleti belirleyici güç kabul eden açık bir toplum, bir millet haline getirdik. Senin arzulayıp da, şu anda yönelmediğin kıbleyi, Kâbeyi, biz ancak peygambere, Kur'ân'a ve sünnete uyanı, ökçeleri üzere geri dönenden ayırt etmemiz için kıble yaptık. Bu iş, elbette, Allah'ın hidayeti, doğru yolu nasip ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imânda sebatınızın, sadakatinizin, imânınızın eseri olan amellerinizin karşılığını yok etmez, kaybetmez. Allah insanlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir.*
Ahmet Varol Meali Böylece sizi, insanların üzerine şahit olmanız ve peygamberin de sizin üzerinize şahit olması için orta bir ümmet kıldık. Senin daha önce yönelmekte olduğun kıbleyi, insanlardan kimin peygambere uyduğunu ve kimin de ökçelerinin üzerine geriye döndüğünü ortaya çıkarmak amacıyla belirlemiştik. Şüphesiz bu sadece Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimselerden başkasına ağır gelir. Allah elbette sizin imanınızı [27] boşa çıkarmayacaktır. Şüphesiz Allah insanlara çok acıyan ve çok rahmet edendir.*
Ali Bulaç Meali Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz Meali Ey Müslümanlar, böylece sizi seçkin ve şerefli bir ümmet kıldık ki, bütün insanlar üzerine adâlet örneği ve hak şâhidleri olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şâhit olsun; ve (ey Rasûlüm) hâlen yönelmekte olduğun Kâbe'yi, ancak Rasûle uyanlarla geri dönenler arasını ayırt etmek için kıble kıldık. Gerçi bu kıbleyi çeviriş büyük ve ağır ise de yalnız, o Allah'ın hidâyet ettiği kimselere ağır gelmez ve Allah imanınızı zâyietmez. Muhakkak Allah Tealâ İnsanlara çok merhametlidir, günahlarını bağışlayıcıdır.
Bahaeddin Sağlam Meali Böylece sizi (Kabeye yöneltmekle) vasat (orta yolda) bir toplum kıldık. Ki insanlara karşı şahit olasınız, Peygamber de size karşı şahit olsun. (Daha önce) senin ona yönelerek ibadet ettiğin Kâbe’den seni (Kudüs’e) çevirmemiz,(*) sadece geri dönmek isteyenlerden kimin Peygamber’e uyacağını ortaya çıkarmak içindi. Şüphesiz bu kıble değişikliği, Allah’ın hidayet verdiği insanların dışındakilere zor gelir. (Ey inananlar!) Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara çok şefkat eden ve çok acıyandır.*
Bayraktar Bayraklı Meali İnsanların sorunlarını çözesiniz/insanlara şâhit olasınız diye, sizi orta noktada olan bir toplum yaptık; böylece Peygamber de sizin sorunlarınızı çözer/size şâhit olur. Biz, Peygambere uyanı, topuğu üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, senin eskiden yöneldiğin Kâbe'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı hiçe sayacak değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı şefkatlidir; merhametlidir.[30]*
Cemal Külünkoğlu Meali Ve işte böylece sizi dengeli ve ölçülü bir toplum kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şahitleri (örnekleri) olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin vaktiyle (vaktiyle arzulayıp da şu anda) yöneldiğin Kâbe'yi, kim Peygamber'e uyuyor, kim de topuğu üzerinde gerisin geri dönüyor, görelim diye kıble yaptık. Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle göz ardı etmeyecektir. Unutmayın ki, Allah insanlara karşı en şefkatli ve en merhametli olandır.*
Diyanet İşleri Meali (Eski) Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahid ve örnektir. Senin yöneldiğin yönü, Peygambere uyanları, cayacaklardan ayırdetmek için kıble yaptık. Doğrusu Allah'ın yola koyduğu kimselerden başkasına bu ağır bir şeydir. Allah ibadetlerinizi boşa çıkaracak değildir. Doğrusu Allah insanlara şefkat gösterir, merhamet eder.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet[36] yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.[37]*
Diyanet Vakfı Meali İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.*
Edip Yüksel Meali Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH imanınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şefkatlidir, Rahimdir.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
Elmalılı Meali (Orjinal) ve işte böyle sizi doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki siz bütün insanlar üzerine adalet nümunesi, hak şahidleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Kıbleyi mukaddema durduğun Kâ'be yapışımız da sırf şunun içindir: Peygamberin izince gidecekleri; iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım, o elbette Allahın hidayet eylediği kimselerden maadasına mutlak ağır gelecekdi, Allah iymanınızı zayi edecek değil, Her halde Allah insanlara re'fetli çok re'fetlidir, rahîmdir
Hasan Basri Çantay Meali Böylece sizi (Ey Muhammed ümmeti) vasat (orta) bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı (hakıykatın) şâhidler (i) olasınız, bu peygamber de sizin üzerinize tam bir şahidi olsun diye. (Habîbim) senin haalâ üstünde durageldiğin (Kâ'beyi tekrar) kıble yapmamız; o peygambere (sana) uyanları (senin izince gidenleri) ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden (irtidâd edeceklerden ve münafıklardan) ayırd etmemiz içindir. Gerçi (Kıblenin bu suretle çevrilmesi) elbette büyük bîr (mesele) dir. Ancak bu, Allah'ın, doğru yola iletdiği kimseler hakkında (asla vârid) değil. Allah îmanınızı zaayi edecek değildir. Çünkü Allah insanları çok esirgeyendir, (onlara) rahmet (ve inayet) ini râyigân edendir.
Hayrat Neşriyat Meali İşte böylece sizi mu'tedil (a dâletli ve dengeli) bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine(hesab gününde u mum peygamberler lehine) şâhidler olasınız, pey gamber de sizin üzerinize şâhid olsun! Hem daha önce üzerinde bulunduğunu (kendisine yöneldiğin Kâ'be'yi) ancak, peygambere tâbi' olanları, ökçeleri üze rinde geri ye (küfre) dönecek olanlardan ayıralım diye kıble yaptık. Çünki şübhesiz (bu,) Allah'ın hidâyet ettiği kimselerden başkasına elbette ağırdır. Allah, îmâ nınızı (Mescid-i Ak sâ' ya doğru kıldığınız namazları) zâyi' edecek değildir. Şüb¬hesiz ki Allah, insanlara karşı elbet te Raûf (çok şefkatli olan)dır, Rahîm (çok merhametli o¬lan)dır.
İlyas Yorulmaz Meali Böylece sizi dengeli, orta yolu takip eden bir ümmet yaptık ki, insanlara şahitlik edesiniz ve elçide (Resul) size şahit olsun. Üzerinde bulunduğunuz kıbleyi değiştirmemizin nedeni, elçiye tabi olanla, ökçeleri üzerinden, (küfre) geri dönüş yapanları öğrenmemiz içindir. Allah'ın doğru yola ilettiklerinden başkaları için, (peygambere tabi olmak) ağır bir karar dır. Allah da imanınızı zayi etmeyecektir. Elbette ki Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
Kadri Çelik Meali Böylece sizin insanlara ve Resul'ün de size şahit olması için sizi orta bir ümmet kıldık. Senin önceden yöneldiğin kıbleyi (Beyt'ul Mukaddes'i), sadece Peygamber'e uyanları, ökçeleri üzerine geri dönenden ayırt edip bilmemiz için kıble yaptık. Doğrusu bu (kıble değişimi) Allah'ın hidayet ettiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah imanınızı (önceden kıldığınız namazlarınızı) boşa çıkaracak değildir. Doğrusu Allah insanlara şefkat gösteren ve merhamet edendir.
Mahmut Kısa Meali Ey müminler! İşte böylece sizi, her türlü aşırılıklardan uzak, vahye dayalı, dengeli, ölçülü, uyumlu, âdil, iyiliksever ve orta yolu izleyen bir ümmet yaptık ki, tüm insanlığa karşı hakîkate şâhitlik eden güzel örnekler ve âdil şâhitler olasınız ve bu Elçi de size karşı güzel bir örnek ve şâhit olsun. Ey Muhammed! Senin daha önceleri Mekke’de iken yönelmiş olduğun kıbleyi, yani Mescid-i Haram’ı şimdi size kıble yaptık ki, Elçinin izinden gidenleri, gerisin geriye dönecek olanlardan ayırıp açıkça ortaya koyalım. Bu imtihan sonucunda, iman iddiasıyla ortaya çıkan insanlar, iki gruba ayrılacaktır: 1-Allah’ın emirlerine kayıtsız şartsız boyun eğen samimi müminler, 2-Çıkarlarına uygun olduğu sürece İslâm’ın hükümlerini kabul eden, fakat arzu ve beklentilerine aykırı düştüğü anda ilâhî emirleri reddeden münafıklar. Doğrusu bu imtihân, Allah’ın yol gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelecektir. Nitekim, daha önce Peygamberi tasdik eden bazı Yahudiler, binlerce yıl kıble edindikleri Kudüs’e yönelmekten vazgeçerek Mekke’ye yönelmelerini emreden ayetler gelince, bunu gururlarına yedirememiş ve Allah’ın emrini reddederek inkâr etmişlerdi. Bu arada Allah, daha önceleri Mescid-i Aksa’ya yönelerek kılmış olduğunuz namazları elbette kabul edecek, ihlâs ve samimiyetle O’na bağlandığınız sürece,sizin imanınızı asla boşa çıkarmayacaktır. Hiç kuşkusuz Allah, insanlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Kıblenin değiştirilmesi konusunda ilk nâzil olan ayetlere gelince: Allah’ın Elçisi, İslâm’ın ilk yılarında Mekke’de namaz kılarken, Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa’yı aynı hizaya getirerek iki kıbleye birden yöneliyordu. Fakat Mekke ile Kudüs arasında kalan Medîne’ye hicret ettikten sonra, Allah’ın emri ile Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya yönelmeye başladı. Fakat gönlünde yatan, İbrahim Peygamberden bu yana müminlerin kıblesi olan Beytullah’a yönelmekti. Bu yüzden Rabb’ine yalvararak kıblenin değiştirilmesini niyaz ediyor, ümitle vahyin gelmesini bekliyordu. Nihâyet, bu konudaki ilk emir geldi:
Mehmet Türk Meali Böylece Biz sizi, Peygamberin size örnek olduğu gibi sizin de insanlara örnek olmanız1 için, aklı başında2 (dengeli) bir ümmet kıldık.3 (Ey Muhammed!) Biz, Peygambere uyanları, ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt edelim diye senin daha önce yöneldiğin (Kâbe’yi) kıble yaptık.4 Doğrusu (bu,) Allah’ın dosdoğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. (Unutmayın ki) Allah, sizin îmanınızı asla boşa götürmez.5 Çünkü Allah insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir.*
Muhammed Esed Meali Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum 118 olmanızı istedik ki [hayatınızla] tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olasınız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın. 119 Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde gerisingeri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, [ey Peygamber,] daha önce yöneldiğin hedefi [bu topluluk için] kıble olarak tayin ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden 120 başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle gözardı etmeyecektir; zira, unutmayın ki Allah insana karşı en şefkatli olandır, rahmet kaynağıdır.
Mustafa İslamoğlu Meali İşte böylece sizin dengeli[281] bir ümmet[282] olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve Elçi de size örnek ve model olsun.[283] Elçi’ye uyanların arasından topukları üzerinde gerisin geri dönenleri belirtelim için,[284] senin şu an yöneldiğin yönü kıble olarak tayin ettik.[285] Hiç şüphesiz bu olay, Allah’ın yol gösterdikleri hariç, herkes için çok zor bir sınavdı; Allah sizin iman(da ısrar)ınızı kesinlikle zayi etmeyecektir: Elbette Allah insanlara karşı sınırsız bir şefkat, sonsuz bir merhamet sahibidir.[286]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve işte böylece sizleri de bir ümmet-i vasat kıldık ki nâs üzerine şahitler olasınız. Ve bu Peygamber de sizlerin üzerinize tam bir şahit olsun. Ve senin, evvelce tarafına müteveccih bulunduğun Kâbe'yi yine kıble yapmadık, ancak Resûle kimlerin tâbi olacaklarını, gerisi gerisine döneceklerden temyiz etmek için yaptık. Gerçi bu büyük bir hadisedir. Ancak Allah'ın hidâyet ettiği zâtlar hakkında değil. Ve Allah sizin imânınızı elbette zâyi edecek değildir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ nâsa elbette raûftur, rahîmdir.
Suat Yıldırım Meali Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şahitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin arzulayıp da şu anda yöneldiğin Kâbeyi kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydana çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak Allah'ın doğru yola erdirdiği kimseler için mesele teşkil etmez. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir. [17, 82; 41, 44; 4, 115]*
Süleyman Ateş Meali Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahid olasınız. Elçi de size şahid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir.
Süleymaniye Vakfı Meali İşte böyle! Sizi merkez toplum[1] yaptık ki insanlara örnek olasınız, Kitabımız[2] da yanınızda olsun.[3] Yönelmekte olduğun kıbleyi, sırf elçimize uyanla ona sırt çevireni bilelim diye, yaptık.[4] Onun değişmesi, Allah’ın doğru yolda olduğunu onayladıklarından başkasına ağır gelir. Allah,(Kâbe’nin tekrar kıble olacağına dair) inancınızı boşa çıkaracak değildir. İnsanlara pek şefkatli ve iyiliği bol olan Allah’tır.*
Şaban Piriş Meali Nitekim, insanlara şahit olmanız, Peygamber'in de size şahit olması için sizi vasat /adil bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun kıbleyi ise sırf peygambere uyanları, ökçesi üzerinde dönenlerden ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah'ın doğru yolu gösterdiklerinden başkası için bu çok ağır bir şeydir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara çok şefkatli ve merhametlidir.
Ümit Şimşek Meali Biz sizi böylece vasat bir ümmet(58) yaptık—tâ ki siz insanlara şahitler olun, Peygamber de size bir şahit olsun.(59) Senin vaktiyle yöneldiğin Kâbe'yi ise, kim Peygambere uyuyor, kim de topuğu üzerinde gerisin geri dönüyor, görelim diye kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına pek güç gelir. Yoksa Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir.(60) Gerçekten, Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.*
Yaşar Nuri Öztürk Meali İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir.
M. Pickthall (English) Thus We have appointed you a middle nation, that ye may be witnesses against mankind. and that the messenger may be a witness against you. And We appointed the qiblah which ye formerly observed only that We might know him who followeth the messenger, from him who turneth on his heels. In truth it was a hard (test) save for those whom Allah guided. But it was not Allah's purpose that your faith should be in vain, for Allah is full of pity, Merciful toward mankind.
Yusuf Ali (English) Thus(142), have We made of you an Ummat justly balanced(143), that ye might be witnesses(144) over the nations, and the Messenger a witness over yourselves; and We appointed the Qibla to which thou wast used, only to test those who followed the Messenger from those who would turn on their heels(145) (From the Faith). Indeed it was (A change) momentous, except to those guided by Allah. And never would Allah Make your faith of no effect(146). For Allah is to all people Most surely full of kindness, Most Merciful.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları