Bakara Suresi 85. Ayet


Arapça

ثُمَّ أَنتُمْ هَؤُلاء تَقْتُلُونَ أَنفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقاً مِّنكُم مِّن دِيَارِهِمْ تَظَاهَرُونَ عَلَيْهِم بِالإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَإِن يَأتُوكُمْ أُسَارَى تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاء مَن يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنكُمْ إِلاَّ خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ


Türkçe Okunuşu

Summe entum hâulâi taktulûne enfusekum ve tuhricûne ferîkan minkummin diyârihim, tezâharûne aleyhim bil ismi vel udvân(udvâni), ve in ye’tûkum usârâ tufâdûhum ve huve muharremun aleykum ihrâcuhum e fe tu’minûne bi ba’dil kitâbive tekfurûne bi ba’d(ba’dın), fe mâ cezâu men yef’alu zâlike minkum illâ hızyun fîl hayâtid dunyâ, ve yevmel kıyâmeti yureddûne ilâ eşeddil azâb(azâbi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).


Kelimeler

summe entum sonra siz
hâulâi bunlar
taktulûne öldürüyorsunuz
enfuse-kum kendi nefsleriniz, kendiniz
ve tuhricûne ve çıkarıyorsunuz
ferîkan min-kum sizden bir grup
min diyâri-him kendi yurtlarından
tezâharûne yardımlaşıyorsunuz
aleyhim onlara, onların üzerine
bi el ismi günah ile, günahta
ve el udvâni ve düşmanlık
ve in ye'tû-kum ve eğer size gelirse
usârâ esirler
tufâdû-hum onları fidye karşılığı değiştirirsiniz
ve huve ve o
muharremun haram kılınan, haram olan
aleykum size, sizi
ihrâcu-hum onların çıkarılması
e fe tu'minûne o halde îmân mı ediyorsunuz
bi ba'di bir kısmı
el kitâbi kitap
ve tekfurûne ve inkâr ediyorsunuz
bi ba'dın bir kısmı
fe mâ cezâu artık cezası değil
men kimse, kişi
yef'alu yapar
zâlike min-kum işte sizden
illâ (ma ... illa) ancak, sadece, den başka (den başka değildir)
hızyun rezillik
fî el hayâti ed dunyâ dünya hayatında
ve yevme el kıyâmeti ve kıyâmet günü
yureddûne reddedilirler, iade edilirler, döndürülürler
ilâ eşeddi en şiddetlisine
el azâbi azap
ve mâ ve şey
allâhu Allah
bi gâfilin gâfil, gaflette, habersiz
ammâ (an mâ) onlardan (o şeylerden)
ta'melûne yaptıklarınız şeylerden

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Sonra siz, (maalesef yine) birbirinizi öldürüyor, içinizden bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla (onların) aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyor (özgürlük parası alıp bırakıyor) dunuz. Oysa onları (insanları haksız yere yurtlarından) çıkarmanız size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın (işinize gelen) bir bölümüne inanıp da (zorunuza giden) bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası, rezil ve aşağılık olmaktan (zalimlere uşaklık yapmaktan) başkası değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Sonra da sizler, o kişilersiniz ki birbirinizi öldürüyorsunuz. Bir bölüğünüzü yerinden yurdundan çıkarıyorsunuz. Onların aleyhinde, kötülükte, düşmanlıkta bulunmak üzere birleşiyorsunuz. Elinize esir düşerlerse onlara karşılık esirler veriyor, gene onları yurtlarına sokmuyorsunuz. Halbuki onları yurtlarından çıkarmak bile haramdı size. Yoksa kitabın bir kısmına inanıyor, bir kısmına inanmıyor musunuz? İçinizde bunları yapanların kazancı, dünya hayatında ancak horluktan ibaret, kıyamet günüyse onlar daha çetin bir azaba atılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir ki.
Abdullah Parlıyan Meali Buna rağmen yine, sizlersiniz birbirinizi öldürüp, kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından çıkaran. Onlara karşı kötülük ve düşmanlık yapmakta birleşiyorsunuz. Onları çıkarmak size yasaklanmış iken yurtlarından çıkarıyorsunuz, sonra da esir olarak geldiklerinde fidyelerini veriyor kurtarıyorsunuz. Yoksa siz, kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rezillik ve kepazelik, ahirette de acıklı azaptan başkası değildir. Allah yaptıklarınızı bilmez değil ki.
Ahmet Tekin Meali Sonra siz Muhammed'in çağdaşları ve onların takipçileri, Allah'ın Tevrat'ta sizden aldığı taahhüde aykırı davranıyorsunuz. Birbirinize düşerek kendi kanınızı döküyorsunuz, içinizden bir kısmını yurtlarından çıkararak sürüyor, bilerek günah işlemekte ve düşmanlıkta onlara karşı birbirinize arka çıkıyorsunuz. Yurtlarından çıkarılıp sürülmeleri size haram kılınmış olduğu halde, size esir olarak geldikleri zaman onları karşılıklı fidyelerini ödeyip kurtarmaya çalışıyorsunuz. Kitabın, Tevrat'ın bir kısmına inanıyorsunuz da, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası, dünya hayatında zillettir. Kıyamet gününde ise en ağır cezaya çarpılacaklar. Allah işlediğiniz amellerden gafil değildir, amellerinize göre sizi cezalandıracak.*
Ahmet Varol Meali Sonra yine sizler, birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir topluluğu yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlara karşı kötülük işleme ve düşmanlık konusunda birbirinize destek oluyorsunuz. Size esir olarak geldiklerinde fidyelerini verip kurtarırsınız. Oysa onları çıkarmak size haram kılınmıştır. [15] Yoksa Kitab'ın bir bölümüne inanıp bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanın cezası dünyada rezilliğe düşmekten başka ne olabilir? Böyleleri ahirette de en şiddetli azaba çarptırılacaklardır. Allah sizin işlediklerinizden habersiz değildir.*
Ali Bulaç Meali Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyorsunuz. Oysa onları çıkarmanız size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Ali Fikri Yavuz Meali (Kan dökmemek ve birbirinizi yurdlarınızdan çıkarmamak üzere ahd ve ikrardan) sonra sizler, o kimselersiniz ki, kendi adamlarınızı öldürüyorsunuz ve içinizden bir zümreyi yurdlarından çıkarıp aleyhlerinde zulüm ve düşmanlıkla birleşerek yardımlaşıyorsunuz. Eğer onlar, esir olup size gelirlerse, mal karşılığında esir mübadelesi yaparsınız da yine onların yurdlarında kalmasına müsaade etmezsiniz. Halbuki, onların yurdlarından çıkarılması size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Tevrat ahkâmının bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şimdi sizden bu ahdi bozan kimsenin cezası, ancak dünyada rüsvaylık ve bayağılık, kıyamette en şiddetli azâba atılmaktır. Allah sizin bu ahdi bozmanızdan gâfil değildir.
Bahaeddin Sağlam Meali Fakat işte sizler birbirinizi öldürüyorsunuz. Kendi milletinizden bir kısmını memleketlerinden sürgün ediyorsunuz. Onlara haksızlık ve düşmanlık yapmak için kuvvet topluyorsunuz. Şayet onlar size esir olarak gelseler, onların fidyesini verir (onları kurtarırsınız. Çünkü milletinizi kurtarmak için fidye vermek, Tevrat’ın bir emridir.) Hâlbuki (yine Tevrat’ta) onları memleketlerinden çıkarmak size haram edilmiştir. Siz (ey Yahudiler!) neden kitabın bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr edersiniz? (Bu zihniyet sonucu bir dini kabul edip diğer dinleri inkâr ediyorsunuz. Hâlbuki hepsi de Allah’ın mesajlarıdır.) Sizden böyle davrananların cezası, dünya hayatında çekilen bir zillet ve alçaklıktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde de en ağır azaba çarptırırlar… Hiç şüphesiz Allah, sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Bayraktar Bayraklı Meali Bu sözleşmeyi kabul eden sizler, verdiğiniz sözün aksine birbirinizi öldürüyor ve aranızdan bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz. Günah ve düşmanlıkta onlara karşı birleşip yardımlaşıyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde, size esir olarak geldiklerinde, fidyeleşip esir değişimi yapıyorsunuz. Siz kitabın bir kısmına inanıyor, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rüsvaylıktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde de onlar, en şiddetli azaba iletilecekler. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Cemal Külünkoğlu Meali (Buna rağmen) birbirinizi öldürüyor ve içinizden bazılarını yurtlarından sürüyor, onlara karşı günah ve zulüm işlemek için aranızda işbirliği yapıyorsunuz. Onları sürgüne göndermeniz yasaklandığı halde sürgüne gönderiyorsunuz. Sonra size esir olarak geldikleri takdirde fidye alış-verişi yaparak kendilerini kurtarıyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Oysa içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında perişanlıktan başka bir şey değildir. Onlar kıyamet günü de en ağır azaba çarpılacaklardır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.*
Diyanet İşleri Meali (Eski) Sonra siz, birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı memleketlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu hâlde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz Kitab’ın (Tevrat’ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Diyanet Vakfı Meali Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.
Edip Yüksel Meali Tüm bunlardan sonra, sizler hala birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir grubu yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormuş gibi size esir düştüklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası dünya hayatında rezil olmak ve Diriliş Gününde de azabın en çetinine uğratılmaktan başka ne olabilir? ALLAH yaptıklarınızdan gafil değil.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Elmalılı Meali (Orjinal) Sonra da sizler ta şunlarsınız ki kendilerinizi öldürüyorsunuz ve kendinizden bir firkayı diyarlarından çıkarıyorsunuz, aleyhlerinde ism-ü udvan ile birleşiyor tezahürde bulunuyorsunuz ve şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeğe kalkıyorsunuz, halbuki çıkarılmaları üzerinize haram kılınmış idi, ya siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmına küfür mü ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar binnetice Dünya hayatında bir rüsvalıktan başka ne kazanırlar, kıyamet günü de en şiddetli azaba kakılırlar, Allah yaptıklarınızdan gafil değildir
Hasan Basri Çantay Meali (Öyle oldukdan) sonra sizler, yine onlarsınız ki (işte) kendilerinizi öldürüyor, içinizden bir fırkayı yurdlarından çıkarıyor, aleyhlerinde günah ile, düşmanlıkla birleşib yardımlaşıyorsunuz. Eğer size esîr olub gelirlerse kendileriyle fidyeleşir (esîr mübadelesi yapar, Yine onların; yurdlarında kalmasına müsâade etmez) siniz. Halbuki onların çıkarılması size haram kılınmışdı. Yoksa siz Kitabın (fidyeye âid) bir kısmına inanıyorsunuz da (Katl-i nefsi, nefyi, kötülükde yardımlaşmayı men' eden) bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapan (lar) ın cezası dünya hayaatında bir rüsvaylıkdan (esîr ve makhur yaşamakdan) başka (bir şey) değildir. Kıyamet gününde de onlar azabın en çetinine itileceklerdir. Allah, ne yaparsanız (hiç birinden) gaafil değildir.
Hayrat Neşriyat Meali (Bütün bunlardan) sonra, siz öyle kimselersiniz ki, birbirinizi öldürüyor ve içinizden bir kısmını yurtlarından çıkarıyor, onlara karşı kötülükte ve düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz. Eğer size esir olarak gelirlerse fidyelerini veri(p onları kurtarı)yorsunuz; hâlbuki o, (onların, yurtlarından) çıkarılmaları size haram kılınmıştı. Yoksa Kitâb'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık içinizden böyle yapanın cezâsı, dünya hayâtında rezîl olmaktan başka bir şey değildir! Kıyâmet gününde ise(onlar) azâbın en şiddetlisine uğratılırlar! Ve Allah, yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.(1)*
İlyas Yorulmaz Meali Bu antlaşmadan sonra işte yine birbirlerinizi öldürdünüz ve içinizden bir gurubu yurtlarından çıkardınız. Ayrıca onlara günahkarca davranıp, düşmanlık etmek için birbirlerinize arka çıktınız. Onları yurtlarından çıkarmak haram olduğu halde, yurtlarından çıkarılmış olan insanlar, esir olarak size getirildiklerinde onlardan fidyeler aldınız. Sonra siz kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden kim bu şekilde davranıyorsa onun cezası, dünyada aşağılanmak, sonra hesap gününde de azabın en şiddetlisine atılmaktır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Kadri Çelik Meali Sonra siz; birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı memleketlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta yardımlaşan, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Yoksa siz kitabın bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın dünya hayatında cezası sadece rezil olmaktır. Ahiret gününde de onlar, azabın en şiddetlisine geri itilirler. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
Mahmut Kısa Meali Ama işte siz, yine birbirinizi öldürüyor, kendi halkınızın bir kısmını yurtlarından sürüp çıkarıyorsunuz. Günah ve düşmanlıkta, onlara karşı diğer zâlimlerle birlik olup yardımlaşıyorsunuz. Hem Allah’ın emirlerini çiğneyip onları sürgün ediyorsunuz, hem de esir olarak elinize düştüklerinde, güya Tevrat’ın hükümlerini uygulayarak, size ödeyecekleri fidye karşılığında onları serbest bırakıyorsunuz. Oysa aynı Tevrat’a göre, onları yurtlarınızdan çıkarmanız size yasaklanmış idi. Yoksa siz, Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını işinize gelmediği için görmezlikten geliyor, inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle davrananların cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka nedir ki? Diriliş Gününde de onlar, en şiddetli azâba uğrayacaklar! Allah, yaptıklarınızdan hiç de habersiz değildir.
Mehmet Türk Meali Birbirinizi öldüren, içinizden bir bölümünüzü onlara karşı günâh ve düşmanlıkta aranızda işbirliği yaparak, yurtlarından sürüp çıkaran sizsiniz. Sonra; esir düşüp size geldikleri zaman fidye vererek kendilerini kurtaran1 da sizsiniz.2 Oysa onları sürgüne göndermeniz bile size haram kılınmıştı. Yoksa siz (elinizdeki) kitabın bir bölümüne inanıp, bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz?3 Oysa içinizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında zilletten başka bir şey değildir. Onlar, kıyamet günü azabın en şiddetlisine uğratılacaklardır. (Şunu iyi bilin ki) Allah, yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.*
Muhammed Esed Meali Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! 69 Böyle yaparak, ilahî kelâmın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bu dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir şey olmayacaktır. Zira Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Mustafa İslamoğlu Meali “Bütün bunlara rağmen birbirinizi katleden, günah ve düşmanlıkta dayanışma sergileyerek kendi içinizden bir kısmını yurtlarından çıkaran -ki onların çıkarılması size kesinlikle yasaklanmıştı- ve esir edilmiş olarak size geldiklerinde fidyelerini vererek onları kurtaran da yine sizlerdiniz.[155] Şimdi siz vahyin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?[156] İyi bilin ki, sizden kim böyle yaparsa, kesinlikle onun cezası dünya hayatında[157] zilletten başka bir şey olmayacaktır. Kıyamet günü ise azabın en şiddetlisine sevkedilecekler. Zira Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Sonra siz o kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürürsünüz ve sizden olan bir fırkayı da yurtlarınızdan çıkarırsınız. Ve onların aleyhine mâsiyet ile, zulm ile yardımlaşıyorsunuz. Ve onlar size esir olarak gelince de onlar gibi fidyeleşmekte bulunuyorsunuz. Halbuki onların öyle yurtlarından çıkarılması sizin üzerinize haram bulunmuştur. Artık siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkâr mı eyliyorsunuz? İmdi sizden böyle bir fiilde bulunanların cezası, bu dünya hayatında ziletten başka değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine sevkolunacaklardır. Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir aslâ.
Suat Yıldırım Meali Ama işte siz birbirinizi öldürüyor, bir kısmınızı yurdunuzdan çıkarıyor, onlara karşı günahta ve zulümde birbirinizi destekliyorsunuz. Bununla beraber, onlar esir olarak gelirlerse fidyelerini verip onları kurtarıyorsunuz. Halbuki aslında onların çıkarılması size haram kılınmıştı. Ne o, Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını red mi ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların elde edeceği netice, dünya hayatında rüsvaylıktan başka bir şey değildir. Kıyamet günü ise en şiddetli azaba itilirler. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. *
Süleyman Ateş Meali Ama siz yine birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz; onlara karşı günah ve düşmanlık yapmakta birleşiyorsunuz, onları çıkarmak size yasaklanmış iken (çıkarıyorsunuz, sonra da) esir olarak geldiklerinde fidyelerini veriyor (kurtarıyor)sunuz. Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka nedir? Kıyamet gününde de (onlar) azabın en şiddetlisine itilirler. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir.
Süleymaniye Vakfı Meali Artık siz öyle bir haldesiniz ki birbirinizi öldürüyor, içinizden birtakımını yurtlarından çıkarıyor, onlara yapılan kötülük ve düşmanlığa destek veriyorsunuz. Esir düştükleri haberi gelince de fidye verip kurtarıyorsunuz. Onları sürgün etmek size zaten haramdır. Şimdi siz, Kitabın bir bölümüne inanıyor, bir bölümünü görmezlikten mi geliyorsunuz? İçinizden bunu yapanın hak ettiği nedir? Şu hayatta perişanlıktan başkası mı? Böylelerine Kıyamet[*] gününde en şiddetli azap verilir. Yaptığınız hiçbir şey, Allah’a gizli kalmaz.*
Şaban Piriş Meali Buna rağmen, yine birbirinizi öldüren, aranızdan bir grubu yurtlarından süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, -onları çıkarmak haramken- size esir olarak geldiklerinde fidyelerini veren kimselersiniz; yoksa, siz, kitabın bir kısmına inanıyorsunuz da bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanın cezası dünya hayatında rezil olmak ve kıyamet gününde azabın en şiddetlisine uğratılmaktan başka nedir? Allah sizin yaptıklarınızın hiç birinden gafil değildir.
Ümit Şimşek Meali Şimdi siz yine birbirini öldüren ve içinizden bir kısmını yurtlarından çıkaran kimselersiniz. Onlara karşı kötülükte ve azgınlıkta birbirinize arka çıkarsınız. Onlar size esir olarak getirildiklerinde ise fidyelerini verip onları kurtarırsınız. Oysa onları yurtlarından çıkarmak da size yasaklanmıştı.(44) Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden kim bunu yaparsa, onun cezası dünya hayatında rezillikten ibarettir; kıyamet gününde de onlar azabın en şiddetlisine uğratılır. Allah, sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
M. Pickthall (English) Yet ye it is who stay each other and drive out a party of your people from their homes, supporting one another against them by sin and transgression, and if they came to you as captives ye would ransom them, whereas their expulsion was itself unlawful for you. Believe ye in part of the Scripture and disbelieve ye in part thereof? And what is the reward of those who do so save ignominy in the life of the world, and on the Day of Resurrection they will be consigned to the most grievous doom. For Allah is not unaware of what ye do.
Yusuf Ali (English) After this it is ye, the same people, who slay among yourselves, and banish a party of you from their homes; assist (Their enemies) against them, in guilt and rancour; and if they come to you as captives, ye ransom(89) them, though it was not lawful for you to banish them. Then is it only a part of the Book that ye believe in, and do ye reject the rest? but what is the reward for those among you who behave like this but disgrace in this life?- and on the Day of Judgment they shall be consigned to the most grievous penalty. For Allah is not unmindful of what ye do.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları