Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. “Oo bir de ne görsünler!” koskoca bir ejderha! |
Ahmet Tekin Meali |
Bunun üzerine Mûsâ asâsını yere attı. Asâ hemen, âşikâre bir ejderha oluverdi. |
Ahmet Varol Meali |
Bunun üzerine (Musa) asasını attı ve bir anda apaçık bir yılan oluverdi. |
Ali Bulaç Meali |
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Bunun üzerine Mûsa, asâsını yere bıraktı. Hemen o anda asâ, kocaman bir ejderha oluverdi. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Musa, asasını atar atmaz ortaya apaçık bir ejderha olarak çıkıverdi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Bunun üzerine Mûsâ asâsını yere attı, o hemen tam anlamıyla bir ejderha oluverdi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Bunun üzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha oldu. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha. |
Diyanet Vakfı Meali |
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi! |
Edip Yüksel Meali |
Asasını attı, iri bir yılan oluverdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi |
Hasan Basri Çantay Meali |
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı. Bir de baktılar ki, o, apaçık bir ejderhâ!(1)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Musa asasını yere atınca, asa birden bire açık bir şekilde yılan oldu. |
Kadri Çelik Meali |
Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir ejderha oluverdi. |
Mahmut Kısa Meali |
Bunun üzerine Mûsâ asâsını atıverdi yere; bir de ne görsünler, o cansız değnek, kocaman bir yılana dönüşmüş! |
Mehmet Türk Meali |
(Bunun üzerine Mûsa) âsâsını bıraktı. Bir de baktılar ki âsâ, gerçek bir yılan (oluvermiş.)1* |
Muhammed Esed Meali |
Bunun üzerine [Musa], asâsını yere bıraktı: Oo! [bir de ne görsünler!] düpedüz bir yılandı, bu; |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Bunun üzerine (Musa) asâsını yere bıraktı: Fakat o da ne? Düpedüz bir yılandı o! |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi. |
Suat Yıldırım Meali |
107, 108. Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20, 18-22] {KM, Çıkış 4, 2-8} |
Süleyman Ateş Meali |
Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi). |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Musa hemen değneğini yere attı. Birden bire tam bir yılan oluverdi. |
Şaban Piriş Meali |
O anda Musa bastonunu attı. Şimdi o apaçık bir ejderha olmuştu. |
Ümit Şimşek Meali |
Musa asâsını attığında o koca bir yılan kesiliverdi. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o. |
M. Pickthall (English) |
Then he flung down his staff and lo! it was a serpent manifest; |
Yusuf Ali (English) |
Then (Moses) threw his rod, and behold! it was a serpent, plain (for all to see)!(1075)* |