A'râf Suresi 168. Ayet


Arapça

وَقَطَّعْنَاهُمْ فِي الأَرْضِ أُمَمًا مِّنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذَلِكَ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve katta’nâhum fîl ardı umemâ(umemen), minhumus sâlihûne ve minhum dûne zâlike ve belevnâhum bil hasenâti ves seyyiâti leallehum yerciûn(yerciûne).


Kelimeler

ve katta'nâ-hum ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
fî el ardı yeryüzünde
umemâ ümmetler, topluluklar
min hum es sâlihûne onlardan (bir kısmı) salihler
ve min-hum ve onlardan (onların bir kısmı)
dûne zâlike bunlardan başka, bunların dışında
ve belev-nâ-hum ve biz onları imtihan ettik
bi el hasenâti iyilikle, pozitif derece kazandıran ameller ile
ve es seyyiâti ve kötülük, negatif derece kazandıran ameller
lealle-hum umulur ki böylece onlar
yerciûne dönerler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Onları (İsrailoğullarını hile ve hıyanetleri, isyan ve fitneleri sebebiyle) yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar halinde paramparça edip dağıttık. (Bunların) Kimileri salih (davranışlar içindedir, ama genellikle) onların dışında kalanlar aşağılık kimselerdir. Olur ki dönerler (ve tevbe ederler) diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Onları, yeryüzünde takımtakım topluluklar haline getirdik, dağıttık. İçlerinde iyileri var, onlardan daha aşağı derecede bulunanları var. Belki Tanrıya dönerler, itaate girerler diye de onları iyiliklerle, kötülüklerle sınadık.
Abdullah Parlıyan Meali Ve onları ayrı ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık, onlardan bir kısmı dürüst ve erdemli kimselerdi, bazıları ise böyle değildi. Onları hem iyi, hem de fena hallerle sınadık ki, belki doğru yola dönerler diye.
Ahmet Tekin Meali Yahudileri tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde yeryüzüne, değişik ülkelere dağıttık. Onlar arasında iyi kimseler de vardı. İçlerinden bazıları daha aşağı durumdaydılar. İsyandan, Hak yoldan sapmaktan, küfürden belki vazgeçerler diye, onları refah, güvenlik ve nimetlerle, sıkıntı, korku ve felâketlerle imtihan ettik.
Ahmet Varol Meali Onları yeryüzünde değişik toplumlara ayırdık. Onların içinde salih olanlar da vardır aşağı derecelerde olanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Ali Bulaç Meali Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
Ali Fikri Yavuz Meali O Yahudî'leri yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık; içlerinde sâlihleri (iyileri) de vardı, bunlardan aşağı (küfürde) olanlar da. Onları hem nimetle, hem de musibetle imtihan ettik ki, gerçeğe dönsünler.
Bahaeddin Sağlam Meali Onları yeryüzünde topluluklar halinde dağıttık. Onlardan iyiler olduğu gibi onlardan bundan aşağı olanlar da vardır. Onları güzel ve kötü durumlar ile denedik. Belki dönüş yaparlar diye.
Bayraktar Bayraklı Meali Onları yeryüzünde birçok topluluğa böldük. İçlerinden bazıları iyi kimselerdi; bazıları ise böyle değildi. İyi olmayanları, yanlışlarından belki dönerler diye, iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Cemal Külünkoğlu Meali Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler de vardır, aksine (inkârda ve isyanda) olanları da vardır. (Biz) belki (doğru yola) dönerler diye onları hem iyiliklerle hem de (kıtlık ve sıkıntı gibi) kötülüklerle imtihan ettik.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.
Diyanet Vakfı Meali Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Edip Yüksel Meali Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.
Elmalılı Meali (Orjinal) Ve onları yer yüzünde bir çok ümmetlere parçaladık, içlerinden salihleri de vardı, beri benzerleri de. Ve onları kâh ni'met ve kâh musibet ile imtihan da ettik ki rücu' ederler
Hasan Basri Çantay Meali Onları — kimi salâh erbabı, kimi bu (salandan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler.
Hayrat Neşriyat Meali Onları (o yahudileri) ise yeryüzünde parça parça topluluklar hâlinde böldük. Onlardan bir kısmı sâlih kimselerdir, bir kısmı da bundan aşağıdır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihân ettik; tâ ki (kötülüklerden) dönsünler.
İlyas Yorulmaz Meali Onları yer yüzünde farklı topluluklara ayırdık. İçlerinde doğru işler yapanlar olduğu gibi, yanlış şeyler yapanlarda vardı. Belki doğru yola dönerler diye, bizde onları hem iyiliklerle, hemde kötülüklerle imtihan ettik.
Kadri Çelik Meali Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. Belki (kötülüklerinden) dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Mahmut Kısa Meali Daha sonra onları, parçalanmış topluluklar hâlinde yeryüzüne dağıttık; içlerinde iyileri de vardır, kötüleri de. Onları, belki doğru yola dönerler diye kimi zaman çeşitli nîmet ve güzellikler bahşederek, bazen de belâ ve musîbetler vererek sürekli imtihân ettik.
Mehmet Türk Meali Ve Biz onları yeryüzünde içlerinden iyileri de iyi olmayanları da bulunan gruplara ayırdık. Dosdoğru yola dönerler diye onları, iyiliklerle de kötülükler de imtihan ettik.
Muhammed Esed Meali Ve onları [ayrı] topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler. 134
Mustafa İslamoğlu Meali Ve onları gurup gurup yeryüzünün her tarafına dağıttık; onların aralarında dürüst ve erdemli kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da var.[1285] Bu sonuncuları belki kendilerine dönerler umuduyla, hem bağış ve bollukla hem sıkıntı ve darlıkla sınadık.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.
Suat Yıldırım Meali Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da. Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gâh nimetler, gâh musîbetlerle imtihan ettik.
Süleyman Ateş Meali Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Süleymaniye Vakfı Meali Onları yeryüzünde her biri ayrı bir toplum (ümmet) olacak şekilde böldük. İçlerinde iyi olanlar olduğu gibi bu durumdan daha aşağıda kalanlar da vardır. Belki dönerler diye onları hem o iyilikler hem o sıkıntılarla[*] imtihanlardan geçirdik.*
Şaban Piriş Meali Onları yeryüzünde topluluklara böldük. Salih olanları da vardır; olmayanları da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle deneriz.
Ümit Şimşek Meali Onları bölük bölük yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi ve hayırlı olanlar da vardır, olmayanlar da. İsyanlarından dönsünler diye, Biz onları iyilikle de, kötülükle de sınadık.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.
M. Pickthall (English) And We have sundered them in the earth as (separate) nations. Some of them are righteous, and some far from that. And We have tried them with good things and evil things that haply they might return.
Yusuf Ali (English) We broke them up into sections on this earth.(1141) There are among them some that are the righteous, and some that are the opposite. We have tried them with both prosperity and adversity: In order that they might turn (to us).*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları