A'râf Suresi 108. Ayet


Arapça

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ


Türkçe Okunuşu

Ve neze’a yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).


Kelimeler

ve neze'a ve çekip çıkardı
yede-hu elini
fe izâ sonra, daha sonra ...olduğu zaman
hiye o
beydâu beyaz
li en nâzırîne görenlere, bakanlara

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Bir de) Elini (soktuğu koltuk altından) sıyırıp çıkardı, o da anında bakanlara (nurdan ışıklar saçarak) bembeyaz (görünüvermişti).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Elini koltuğuna sokup çıkarınca bakanlar gördüler ki bembeyaz, parılparıl parlayan bir el.
Abdullah Parlıyan Meali Elini koynundan çıkardı, ne görsünler bembeyaz, pırıl pırıl parlıyor.
Ahmet Tekin Meali Mûsâ elini koynundan çıkardı. Eli bembeyaz, ışıl ışıl olmuştu. Bakanların gözünü kamaştırıyordu.*
Ahmet Varol Meali Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Ali Bulaç Meali (Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).
Ali Fikri Yavuz Meali Bir de elini (koynundan) çıkardı ki, ne görsünler; seyredenlere, eli bembeyaz ışık saçıyor.
Bahaeddin Sağlam Meali Elini koynundan çıkardı, ona bakanlar için bembeyaz bir ışık saçıyordu.
Bayraktar Bayraklı Meali Elini çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.
Cemal Külünkoğlu Meali Ve elini (koynuna sokup) çıkardı ki, bir de ne görsünler o, bakan kimseler için parlak ve ışık saçan bir el haline gelmiş!
Diyanet İşleri Meali (Eski) 107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş.[224]*
Diyanet Vakfı Meali Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.  *
Edip Yüksel Meali Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ve Musa elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu.
Elmalılı Meali (Orjinal) ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor
Hasan Basri Çantay Meali Elini çıkardı. Ne görsünler: O da temâşâ edenlere (ışıklar saçan) bembeyaz (bir el).
Hayrat Neşriyat Meali Ve elini (koynundan) çıkardı, bir de ne görsünler, o da bakanlara bembeyaz (nûr saçan bir el)!
İlyas Yorulmaz Meali Elini koynundan çekince, bakanlar elinin bembeyaz olduğunu gördü.
Kadri Çelik Meali Elini çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz (oluverdi)!
Mahmut Kısa Meali Ve elini koynuna sokup çıkardı; bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, şimdi görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz! Böylece Firavunun ve adamlarının, Mûsâ’nın doğru söylediğine dâir en ufak bir kuşkuları kalmadı. Fakat kibir ve ihtirâsları onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Mûsâ’nın dâvetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar:
Mehmet Türk Meali (Sonra) elini (koynundan) çıkardı. Bir de baktılar ki o da seyredenlere bembeyaz (görünüverdi.)1*
Muhammed Esed Meali Ve (sonra) elini yukarı kaldırdı: Oo! Bir de baktılar, bembeyaz, ışıl ışıl! 85
Mustafa İslamoğlu Meali Ve elini çıkardı: Bir de baktılar ki, göz kamaştırıcı bir parlaklık![1237]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi.
Suat Yıldırım Meali 107, 108. Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20, 18-22] {KM, Çıkış 4, 2-8}
Süleyman Ateş Meali Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu.
Süleymaniye Vakfı Meali Elini çıkardı, ona bakanlar için bembeyaz oluverdi.
Şaban Piriş Meali Elini koynuna soktu. O şimdi bakanların (gözünü kamaştıran) bembeyaz bir el idi
Ümit Şimşek Meali Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi.
M. Pickthall (English) And he drew forth his hand (from his bosom): and lo! it was white for the beholders.
Yusuf Ali (English) And he drew out his hand, and behold! it was white to all beholders!(1076)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları