Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ve onların üzerine (taşlardan) bir (azap) sağanağı yağdırdık ki, utanmaz günahkârların uğradıkları sona işte bir bak ki nasıl (kahru perişan) olmuşlardı! * |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Onlara yağmur gibi taş yağdırdık, bak da gör suçluların sonucu ne olmuş. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Onların üzerine azaptan taş yağmuru yağdırdık. İşte görün günaha gömülüp gidenlerin sonucu nasıl oldu? |
Ahmet Tekin Meali |
Üzerlerine yağmur gibi taş yağdırdık. İbret nazarıyla bir bak, incele, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların sonu nasıl oldu? |
Ahmet Varol Meali |
Onların üzerine şiddetli bir (azap) yağmuru yağdırdık. Suçluların sonlarının nasıl olduğuna bak! |
Ali Bulaç Meali |
Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık. İşte bak, peygamberleri inkâr eden mücrimlerin sonu nasıl oldu!... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Onlara bir azap yağmurunu yağdırdık. İşte mücrimlerin (zalim ve kâfirlerin) sonunun nasıl olduğunu gör! |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Üzerlerine şiddetli bir yağmur yağdırdık. Bak, günahkârların sonu nasıl oldu? |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Ve üzerlerine (helak edici) bir yağmur yağdırdık. İşte görün, günaha gömülüp gidenlerin başına geleni! |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Geriye kalanların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bak!* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık.”[221] Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.* |
Diyanet Vakfı Meali |
Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu! * |
Edip Yüksel Meali |
Üstlerine bir yağmur yağdırdık. Suçluların sonuna bak! |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ve üzerlerine bir (azab) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu! |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık, işte bak mücrimlerin akıbeti nasıl oldu |
Hasan Basri Çantay Meali |
Onların üzerine bir (azâb) yağmur (u) yağdırdık. İşte bak günahkârların sonu nice olmuşdur! |
Hayrat Neşriyat Meali |
Ve üzerlerine (taştan) bir yağmur yağdırdık. İşte bak günahkârların âkıbeti nasıl oldu! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onların üzerlerine şiddetli (yok edici) yağmur yağdırdık. Suç işleyen toplumların sonunun nasıl olduğuna bakın. |
Kadri Çelik Meali |
Ve üzerlerine (taştan) yağmur yağdırdık! Suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bak! |
Mahmut Kısa Meali |
Ve geride kalanların üzerlerine, zalimleri kırıp geçiren azap taşlarını yağmur gibi yağdırdık! İşte, bu ibret verici olaya bir bakın da, suçluların cezası nasılmış, görün! |
Mehmet Türk Meali |
Ve üzerlerine çok şiddetli bir (azap) yağmuru yağdırdık. Günâhkârların sonunun nasıl olduğuna bir bak. |
Muhammed Esed Meali |
Bu arada, [helak edici] bir yağmur yağdırdık berikilerin üzerine: İşte görün, günaha gömülüp gidenlerin başına geleni! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Sonunda sağanak (gibi belâ) yağdırdık üzerlerine:[1217] Gör ki günaha gömülüp gidenlerin sonu nice olurmuş!* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve onların üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık. Artık bak günahkârların akibeti nasıl oldu? |
Suat Yıldırım Meali |
Üzerlerine bir azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, suçlu kâfirlerin sonu nice oldu! |
Süleyman Ateş Meali |
Ve üzerlerine bir (taş) yağmur(u) yağdırdık; bak, işte suçluların sonu nasıl oldu! |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Şimdi sen o suçluların sonunun nasıl olduğunu bir düşün. |
Şaban Piriş Meali |
Onlara azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, günahkarların sonu nasıl oldu! |
Ümit Şimşek Meali |
Onların üzerine ise bir azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, mücrimlerin sonu nasıl oldu! |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu! |
M. Pickthall (English) |
And We rained a rain upon them. See now the nature of the consequence for evil doers! |
Yusuf Ali (English) |
And we rained down on them a shower (of brimstone):(1052) Then see what was the end of those who indulged in sin and crime!* |