A'râf Suresi 164. Ayet


Arapça

وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve iz kâlet ummetun minhum lime teizûne kavmenillâhu muhlikuhum ev muazzibuhum azâben şedîdâ(şedîden), kâlû ma’ziraten ilâ rabbikum ve leallehum yettekûn(yettekûne).


Kelimeler

ve iz kâlet ve demişdi
ummetun bir ümmet, bir toplum
min-hum onlardan
lime niçin, nasıl
teizûne öğüt veriyorsunuz
kavmen kavim, topluluk
allâhu muhliku-hum Allah'ın onları (kendilerini) helâk edeceği kimseler
ev veya
muazzibu-hum onlara (kendilerine) azab edeceği kimseler
azâben şedîdâ şiddetli bir azap
kâlû dediler
ma'ziraten bir mazeret olsun, bir özür olsun
ilâ rabbi-kum Rabbinize
ve lealle-hum ve umulur ki böylece onlar
yettekûne takva sahibi olurlar

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Onlardan (fasık ve gafil) bir topluluk (peygamberlerine) : "Allah'ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azap (ve akıbete) düşürmek istediği(ni bildiğiniz bizim gibi) bir kavme, ne diye (boşuna) öğüt veriyorsunuz?" diye (sorduklarında) ; "Rabbinize karşı hiçbir mazeretiniz (kalmasın) diye ve olur ki (söz dinleyip) sakınırlar ümidiyle..." (yanıtını vermişlerdi.)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Hani onlardan bir topluluk, Allah'ın helak edeceği, yahut da şiddetle azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt verirsiniz demişti de öğüt verenler, Rabbinize karşı bir özür serdedebilelim ve belki de sakınırlar ümidiyle demişlerdi.
Abdullah Parlıyan Meali Ve ne zaman içlerinden bir topluluk: “Allah'ın zaten ortadan kaldırmak, yahut en azından zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?” dediler. Diğerleri de şöyle cevap verdiler: “Rabbimizin katında sorumlu olmayalım diye ve bir de bu bozguncular, belki böylece yollarını, Allah'ın kitabıyla bulurlar diye.”
Ahmet Tekin Meali İçlerinden tutkun, yetişmiş bir cemaat: “Allah'ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme, ne diye öğüt veriyor, sorumluluk uyarısında bulunuyorsunuz?" dedi. Öğüt verenler, uyaranlar: “İlerde, Rabbinize verilebilecek bir cevabımız olsun, bir de, belki Allah'a sığınıp, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azaptan, sağlıklarının bozulmasından, hastalıklardan korunurlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranırlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar diye öğüt verip uyarıyoruz" dediler.
Ahmet Varol Meali İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın kendilerini helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azaba çarptıracağı bir topluluğa neden öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde (öğüt verenler): "Rabbinize karşı bir mazeretimizin olması için ve belki sakınırlar diye!" dediler.
Ali Bulaç Meali Onlardan bir topluluk: 'Allah'ın helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?' dediğinde 'Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye' dediler.
Ali Fikri Yavuz Meali İçlerinden bir ümmet: “- Niçin Allah'ın helâk edeceği veya şiddetli bir azâbla azâblandıracağı bir kavme nasihat ediyorsunuz?” dediği vakit, o öğüdü verenler şöyle dediler: “- Bizim nasihatımız, Rabbinizin yasağını (cumartesi balık avlamamayı) beyan etmek üzerimize vâcip olmakla, Allah katında ma'zûr tutulmamız içindir. Gerek ki, (avdan) sakınırlar.”
Bahaeddin Sağlam Meali Ve hatırla ki; onlardan bir topluluk, “Allah’ın yok edeceği yahut şiddetle azaplandıracağı bir millete niçin öğüt veriyorsunuz?” dediler. Onlar: “Rabbinize karşı bir özür beyan etmek ve belki de onlar sakınırlar diye” cevap verdiler.(*)*
Bayraktar Bayraklı Meali İçlerinden bir grup, “Allah'ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?” deyince onlar, “Rabbimize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de sakınırlar ümidiyle” şeklinde cevap verdiler.
Cemal Külünkoğlu Meali Onlardan bir topluluk: “Allah'ın (yaptıkları yüzünden) kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?” dedi. (Öğüt verenler de) dediler ki: “Rabbinizin katında sorumlu olmayalım ve (bu bozguncular) belki böylece Allah'a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye” (öğüt veriyoruz).
Diyanet İşleri Meali (Eski) Aralarından bir topluluk: "Allah'ın yok edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir millete niçin öğüt veriyorsunuz?" dediler. Öğüt verenler: "Rabbinize, hiç değilse bir özür beyan edebilmemiz içindir, belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar" dediler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi.
Diyanet Vakfı Meali İçlerinden bir topluluk: «Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?» dedi. (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz).
Edip Yüksel Meali İçlerinden bir topluluk: "ALLAH'ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz," dedi. Dediler ki: "Rabbinizden özür dileyin," belki dinleyip kurtulurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali İçlerinden bir topluluk, "Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye."
Elmalılı Meali (Orjinal) Ve içlerinden bir ümmed niçin Allahın helâk edeceği veya şiddetli bir azâb ile ta'zib eyliyeceği bir kavme va'z ediyorsunuz dediği vakit o va'ızlar dediler ki: rabbınıza i'tizar edebileceğimiz bir ma'ziret olmak için, bir de ne bilirsiniz belki Allahtan korkar sakınırlar
Hasan Basri Çantay Meali Hani içlerinden bir ümmet: «Allahın kendilerini (dünyâda) helak edeceği veya (âhiretde) çetin bir azâb ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüd veriyorsunuz?» dediği zaman onlar (o va'z edenler) de: «Rabbinize özür (dilemiye yüzümüz olsun) için. Umulur ki sakınırlar» demişlerdi.
Hayrat Neşriyat Meali Hani içlerinden bir cemâatte: “Allah'ın kendilerini helâk edici olduğu veya şiddetli bir azâb ile onları cezâlandırıcı olduğu bir kavme ne diye nasîhat ediyorsunuz?” demişti. (Nasîhat edenler ise:) “Rabbinize bir ma'zeret (beyân etmek) için, bir de umulur ki(günah işlemekten) sakınırlar diye (nasîhat ediyoruz)!” dediler.
İlyas Yorulmaz Meali Onlardan bir topluluk “Allah'ın helak edeceği veya şiddetli bir şekilde azaplandıracağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz” dediler. Onlarda “Rabbinize karşı (uyarı yapıldığına dair) bir mazeret olsun ki, belki sakınırlar” dediler.
Kadri Çelik Meali Aralarından bir topluluk, “Allah'ın yok edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz?” dediler. Öğüt verenler, “Rabbinize karşı bir özür (kalmaması) için ve belki de sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” dediler.
Mahmut Kısa Meali O vakit içlerinden bir topluluk, kötülük yapanları engellemeye çalışanlara seslenerek, “Allah’ın zatenyeryüzünden silip helâk edeceği, yâhut şiddetli bir şekilde azâba uğratacağı besbelli olan bir topluma hâlâ ne diye boşu boşunaöğüt verip duruyorsunuz? Belli ki, bu adamların sizi dinlemeye niyetleri yok, artık niçin onlara tebliğ edeceğiz diye çırpınıp duruyorsunuz?” demişti. Doğruları anlatmaya kararlılıkla devam edenler, şöyle karşılık verdiler: “Biz, üzerimize düşeni yaptığımıza dâir Rabb’inize karşı bir mâzeret sunabilmek için onlara öğüt veriyoruz; hem ne biliyorsunuz, bakarsınız öğüdümüzden etkilenirler de, dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek günah işlemekten vazgeçerler!”
Mehmet Türk Meali Onların içlerinden bir topluluk:1 “Allah’ın kesinlikle helâk edeceği yahut çok şiddetli bir şekilde cezâlandıracağı bir topluma niçin öğüt verip duruyorsunuz?” deyince o (öğüt verenler):2 “Rabbiniz tarafından sorumlu tutulmayalım, bir de belki on lar, günâhlardan hakkıyla sakınırlar diye.”3 dediler.*
Muhammed Esed Meali Ve ne zaman onların içinden bazıları, 130 [Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere]: “Allah'ın zaten ortadan kaldırmak yahut [en azından] zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?” diye sorduklarında, bu erdemli kişiler 131 şöyle cevap verdiler: “Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve [bir de, bu bozguncular] belki böylece Allah'a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!”
Mustafa İslamoğlu Meali Ne zaman ki onlardan bir topluluk (söz konusu sapkınlara karşı çıkanlara), “Niçin Allah’ın (bu dünyada) helâk edeceği, veya (âhirette) şiddetli bir azaba uğratacağı birilerine öğüt verip duruyorsunuz ki?” dediklerinde, onlar şu cevabı verdiler: “Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; bir de, belki sorumluluklarını yerine getirirler umuduyla!”[1280]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve hani onlardan bir cemaat de dedi ki: «Allah Teâlâ'nın kendilerini helâk edeceği ve şiddetli bir azap ile muazzep kılacağı bir gürûha ne için nasihatta bulunuyorsunuz?» Dediler ki: «Rabbinize karşı itizarda bulunmak için.» Ve umulur ki, ittikada buIunurlar.
Suat Yıldırım Meali Hani onlardan bir cemaat: “Allah'ın yerle bir edeceği veya şiddetli bir felaket göndereceği şu gürûha ne diye boşuna öğüt verip duruyorsunuz? ” demişti. O salih kişiler de: “Rabbinize mazeret arz edebilmek için! Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah'a karşı gelmekten nihayet sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz. ” diye cevap verdiler.
Süleyman Ateş Meali İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helak edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azabedeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Rabbinize ma'zeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (öğüt veriyoruz)."
Süleymaniye Vakfı Meali İçlerinden bir toplum (ümmet) şöyle demişti: “Allah’ın etkisizleştireceği ya da ağır azaba uğratacağı bir topluluğa (kavime) ne diye öğüt veriyorsunuz?” Dediler ki “Rabbinize karşı mazaretimiz[*] olsun diye. Belki de (bu uyarılarımız sayesinde ) çekinip kendilerini korurlar”*
Şaban Piriş Meali Onlardan bir topluluk şöyle diyordu:-Allah'ın helak edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma niye öğüt veriyorsunuz?-Rabbinize karşı bir mazeret olsun ve belki sakınırlar! diye cevap verdiler..
Ümit Şimşek Meali İçlerinden bir topluluk, onları sakındırmaya çalışanlara, “Allah'ın helâk edeceği veya şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir kavme niçin öğüt verip duruyorsunuz?” dediklerinde, onlar dediler ki: “Rabbimize karşı bir özür olsun diye. Bakarsınız, onlar da Allah'a karşı gelmekten sakınırlar.”
Yaşar Nuri Öztürk Meali İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?" Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
M. Pickthall (English) And when a community among them said: Why preach ye to a folk whom Allah is about to destroy and punish with an awful doom, they said: In order to be free from guilt before your Lord, and that haply they may ward off (evil).
Yusuf Ali (English) When some of them said: "Why do ye preach to a people whom Allah will destroy or visit with a terrible punishment?"-(1138) said the preachers:" To discharge our duty to your Lord, and perchance they may fear Him."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları