Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü (çer çöp kalıntısı) kılıverdik. Zulmeden kavim için (hayır ve huzurdan uzaklık ve) yıkım olsun. (Kahredilsin!) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helak ediverdik de selle sürüklenip gelen çerçöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Derken o korkunç ses onları gerçek bir şekilde yakaladı da, bu yüzden onları sel önündeki kıyılara atılıp itilmiş, çerçöp haline getirdik. Yaratılış gayesi dışına çıkanlar, her türlü rahmet ve yardımdan uzak olsunlar. |
Ahmet Tekin Meali |
Haklı bir gerekçe ile şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe, onların işini bitirdi. Kendilerini bir sel süprüntüsüne çevirdik. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!* |
Ahmet Varol Meali |
Derken onları hak üzere o korkunç çığlık yakaladı. Böylece onları sel süpürüntüsü haline getirdik. Zâlimler topluluğu uzak olsun! |
Ali Bulaç Meali |
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah'dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Haklı olarak bir ses ve patlama, onları birden yakalayıverdi. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. “Kahrolsun, o zalim toplum!” (dedik.) |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Nitekim, gerçekleşmesi kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zâlimler topluluğunun canı cehenneme! |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Derken onları korkunç bir ses, kıskıvrak yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun! |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun! |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör çöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun! |
Diyanet Vakfı Meali |
Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme! |
Edip Yüksel Meali |
Korkunç felaket onları eşitçe yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı hakketmişti. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme! |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler! |
Hasan Basri Çantay Meali |
İşte onları o müdhiş (azâb) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu! |
Hayrat Neşriyat Meali |
Nihâyet, o (korkunç) ses onları hak ile yakaladı da onları bir sel süprüntüsü hâline getirdik. Artık o zâlimler topluluğu helâk olsun!(4)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Verilen söz karşılığında, onları şiddetli bir ses dalgası yakaladı. Haksızlık yapan bir topluluk olduğu için, onları yere çökmüş kupkuru bir ot haline getirdik. |
Kadri Çelik Meali |
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun! |
Mahmut Kısa Meali |
Ve çok geçmeden, gerçekten de, kulakları sağır edici o korkunççığlık ansızın çarpıverdi onları ve böylece, hepsini selin sürükleyip kıyıya attığı kokuşmuş bir çer. çöp yığınına dönüştürdük!
Evet, rahmetimden uzak olsun, o zalim topluluk! |
Mehmet Türk Meali |
(Derken,) o korkunç ses, onları gerçekten yakalayıverdi. (Böylece) Biz de onları çör çöp haline getiriverdik. (Sonunda) o zâlimler topluluğu, defoldu gitti.1* |
Muhammed Esed Meali |
Ve anî bir darbe şeklinde gelen [cezamız] tam yerinde ve kaçınılmaz olarak 20 onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Derken mutlak hakikatin üstün gücü, onları sarsıcı bir bela çığlığı halinde kuşattı. Sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik: evet, uzak olsun bu zalimler güruhu![2920]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun. |
Suat Yıldırım Meali |
Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme! [40, 78] |
Süleyman Ateş Meali |
Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zalim kavim!. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Bunun üzerine onları gerçek anlamda yüksek bir ses yakaladı, hepsini çere çöpe çevirdik. Zalimler[*] topluluğu uzak olsunlar* |
Şaban Piriş Meali |
Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim! |
Ümit Şimşek Meali |
Derken o korkunç ses onları hak ettikleri şekilde yakalayıverdi de hepsini sel süprüntüsüne çevirdik. Yok olsun o zalimler güruhu! |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu! |
M. Pickthall (English) |
So the (Awful) Cry overtook them rightfully, and We made them like as wreckage (that a torrent hurleth). A far removal for wrongdoing folk! |
Yusuf Ali (English) |
Then the Blast(2900) overtook them with justice, and We made them as rubbish of dead leaves(2901) (floating on the stream of Time)! So away with the people who do wrong!* |