Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Andolsun, gökte burçlar (büyük yıldız durakları) kıldık ve onu gözleyenler (dikkatle izleyenler) için süsledik (cezbedici yorumlara müsait hale getirdik). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Andolsun ki gökte burçlar halkettik ve göğü, seyredenlere bezedik. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Gerçekten de biz, gökyüzüne takım halinde yıldızları yerleştirdik ve onları seyredenler için süsleyip bezedik. |
Ahmet Tekin Meali |
Andolsun, biz gökte bir takım burçlar planlayıp yerleştirdik. Göğü, baktığını görebilenler için süsledik. |
Ahmet Varol Meali |
Andolsun, biz gökde burçlar oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. |
Ali Bulaç Meali |
Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Gerçekten biz, gökte burclar yarattık ve göğü, bakan kimseler için yıldızlarla süsledik; |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Andolsun! Biz gökte burçlar kıldık, onları ibretle bakanlar için süsledik. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Gerçekten de biz gökyüzüne büyük takımyıldızları/burçlar serpiştirdik ve onları seyredenler için süsleyip bezedik.[252]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
16,17. Andolsun ki, biz gökyüzüne burçlar (takımyıldızları) serpiştirdik ve onları (ibretle) seyredenler için süsledik. Biz onları kovulmuş her şeytandan koruduk (oraya yaklaşamazlar). * |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik. |
Diyanet Vakfı Meali |
Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik. * |
Edip Yüksel Meali |
Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Şanım hakkı için biz Semâda burclar yaptık ve onu ehli nazar için tezyin eyledik |
Hasan Basri Çantay Meali |
Andolsun, biz gökde burçlar yapmış, onları (ibretle) temâşâ edenler için süslenmişizdir. |
Hayrat Neşriyat Meali |
And olsun ki (biz), gökte burçlar yaptık ve onu, seyreden kimseler için süsledik! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Biz göklerde takım yıldızlar (burçlar) yaratarak, bakanlar için göğü süslemiş olduk. |
Kadri Çelik Meali |
Şüphesiz biz gökte burçlar kıldık ve onu bakanlar için süsledik. |
Mahmut Kısa Meali |
Şüphesiz Biz, uzayın derinliklerine büyük takım yıldızları serpiştirerek, göğe muazzam burçlar yerleştirdik ve onu, hayranlık ve ibretle seyredenleriçin, parlak birer inci demeti gibi ışıldayan gökcisimleriyle süsleyipgüzelleştirdik. |
Mehmet Türk Meali |
Yemin olsun (bir de) Biz, gökte burçlar1 yarattıkve o (göğü) seyredenler için süsledik.2* |
Muhammed Esed Meali |
GERÇEKTEN DE, Biz gökyüzüne büyük takım yıldızları 15 serpiştirdik ve onları, seyredenler için süsleyip bezedik: |
Mustafa İslamoğlu Meali |
DOĞRUSU Biz, gökyüzünde yıldız kümeleri[2033] var ettik; ve onları (ibret nazarıyla) bakanlar için süsledik.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Andolsun ki, Biz gökte burçlar yaptık ve onu nazar edenler için tezyin ettik. |
Suat Yıldırım Meali |
16, 17, 18. Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik. Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar. [25, 61; 85, 1; 26, 212; 37, 8-10] {KM, Luka 10, 18}* |
Süleyman Ateş Meali |
Andolsun biz, gökte burçlar yaptık. Ve onu bakanlar için süsledik.* |
Süleymaniye Vakfı Meali |
(Birinci kat) Gökte[*] yıldızlar (burçlar) oluşturduk. Seyredenler için onları süsledik.* |
Şaban Piriş Meali |
Gökte burçlar varettik ve onları bakanlar için süsledik. |
Ümit Şimşek Meali |
Biz gökyüzünde burçlar(1) yaptık ve seyredenler için onu süsledik.* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik. |
M. Pickthall (English) |
And verily in the heaven We have set mansions of the stars, and We have beautified it for beholders. |
Yusuf Ali (English) |
It is We Who have set out(1949) The Zodiacal Signs(1950) in the heavens, and made them fairseeming to (all) beholders;* |