Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Nihayet onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik (sandıkları gazap bulutları) gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, büyük (ve korkunç) bir günün azabıydı (ve bunu hak etmişlerdi). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken onu yalanladılar da karanlık günün azabı helak etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azabıydı. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Böylece O'nu yalanlamış oldular ve bu yüzden, kopkoyu gölgelerle kaplı bir günün azabı, onları kıskıvrak yakaladı. |
Ahmet Tekin Meali |
Onu da yalanladılar. Onların işini gölgeli günün azâbı bitirdi. Hakikaten o büyük bir günün azâbı idi. |
Ahmet Varol Meali |
Onu yalanladılar ve bunun üzerine kendilerini gölge gününün azabı yakaladı. Gerçekten o büyük bir günün azabıydı. |
Ali Bulaç Meali |
Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Böylece Şuayb'ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Bunun üzerine onlar, yine onu yalanlayınca, üzerlerine gölge yapan bir azap onları yakalayıverdi. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Bunun üzerine onu yalanladılar. Derken o gölge gününün çetin azabı onları yakıp yok etti. Şüphesiz o, korkunç bir günün azabı idi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Eykeliler) Şuayb'ı yalanladılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabıydı.* |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.[401]* |
Diyanet Vakfı Meali |
Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! * |
Edip Yüksel Meali |
Onu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi! |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi |
Hasan Basri Çantay Meali |
Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Böylece onu yalanladılar da kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Gerçekten o, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı idi.(1)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlar Şuayb'ı yalanladılar. Sonra karanlık bir günün azabı onları yakaladı. O azap büyük bir günün azabı idi. |
Kadri Çelik Meali |
Sonunda onu yalanladılar da böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Mahmut Kısa Meali |
Böylece onu yalanladılar. Bundan dolayı, o gölge gününün azâbı onlarıansızın, kıskıvrak yakalayıverdi! Sıcak bir günde, bir bulut gibi üzerlerine gelen azap ile helâk edildiler. Doğrusu bu, gerçekten de korkunç bir günün azâbıydı. |
Mehmet Türk Meali |
Onlar, onu yalanladılar, gölge gününün1 azabı da kendilerini yok etti. Gerçekten o çok büyük bir günün azabı idi!2* |
Muhammed Esed Meali |
Böylece onu yalanlamış oldular; ve bu yüzden, (kopkoyu) gölgelerle kaplı bir günün 78 azabı onları kıskıvrak yakaladı. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine onları Gölge Günü’nün azabı[3259] yakalayıverdi; gerçekten de o pek korkunç bir günün azabıydı.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Velhasıl O'nu tekzîp ettiler. Derken onları ZuIle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. |
Suat Yıldırım Meali |
Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi. * |
Süleyman Ateş Meali |
Onu yalanladılar, nihayet o gölge gününün azabı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabı idi. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Onu yalancı yerine koydukları için o gölgeli günün azabı onları çarptı. O, korkunç bir günün azabıydı. |
Şaban Piriş Meali |
Onu yalanlamışlardı da, onları bulutlu bir günün azabı yakalamıştı. O, büyük günün azabı idi. |
Ümit Şimşek Meali |
Onu yalanladılar. Ve o gölgeli günün azabı onları yakaladı. O gerçekten büyük bir günün azabı idi. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı. |
M. Pickthall (English) |
But they denied him, so there came on them the retribution of the day of gloom. Lo! it was the retribution of an awful day. |
Yusuf Ali (English) |
But they rejected him. Then the punishment of a day of overshadowing gloom(3220) seized them, and that was the Penalty of a Great Day.(3221)* |