Şuarâ Suresi 33. Ayet


Arapça

وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ


Türkçe Okunuşu

Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).


Kelimeler

ve nezea ve çıkardı
yede-hu elini
fe izâ sonra, daha sonra ...olduğu zaman
hiye o
beydâu beyaz
li en nâzırîne görenlere, bakanlara

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Elini de (cebinden) çekip çıkardı, bir de (baktılar ki) o, seyredenler için 'parlayıp aydınlanıvermiş' (ve bembeyaz kesilmişti).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü.
Abdullah Parlıyan Meali Ve elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlar için bembeyaz ışık saçan bir lamba gibi oluvermiş.
Ahmet Tekin Meali Elini koynundan çıkardı. Bir de ne görsünler! Bakanlara bembeyaz, ışıl ışıl göründü.*
Ahmet Varol Meali Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Ali Bulaç Meali Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.
Ali Fikri Yavuz Meali Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi.
Bahaeddin Sağlam Meali Elini koynundan çıkardı, bakanlar için bembeyaz ışık saçan (bir lamba gibi) oluverdi.
Bayraktar Bayraklı Meali Elini de koynundan çıkardı, bir de ne görsünler; bembeyaz olmuş.
Cemal Külünkoğlu Meali Ve elini (koynundan) çekip çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar bembeyaz (olmuş)!
Diyanet İşleri Meali (Eski) Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.[399]*
Diyanet Vakfı Meali Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!
Edip Yüksel Meali Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.
Elmalılı Meali (Orjinal) Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi
Hasan Basri Çantay Meali Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir.
Hayrat Neşriyat Meali Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir.
İlyas Yorulmaz Meali Elini çıkarınca, Musa nın eli bakanlara bembeyaz göründü.
Kadri Çelik Meali Elini de çekip çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz oluverdi.
Mahmut Kısa Meali Ve elini koynuna sokup çıkardı; bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz!Böylece ne Firavunun, ne de adamlarının, Mûsâ’nın doğru söylediğine dâir en ufak bir şüpheleri kalmadı. Fakat kibir ve ihtirâsları, onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Mûsâ’nın dâvetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar:
Mehmet Türk Meali (Sonra) elini (koynundan) çıkardı. Bir de baktılar ki; o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.1 *
Muhammed Esed Meali Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı. 19
Mustafa İslamoğlu Meali Ve elini çıkardı, fakat o da ne, bu bakanların (gözünü kamaştıracak) kadar beyaz![3195]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.
Suat Yıldırım Meali Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak! [27, 12; 28, 32]
Süleyman Ateş Meali Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.
Süleymaniye Vakfı Meali Elini çıkardı; bakanlar için bembeyaz oluverdi.
Şaban Piriş Meali Elini çekip çıkardı o da bakanlara bembeyaz oluverdi.
Ümit Şimşek Meali Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi.
M. Pickthall (English) And he drew forth his hand and lo! it was white to the beholders.
Yusuf Ali (English) And he drew out his hand, and behold, it was white to all beholders!(3157)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları