Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Biz ona: "Ey İbrahim!" diye seslendik. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve biz, ona ey İbrahim diye nida etmiştik. |
Abdullah Parlıyan Meali |
kendisine seslendik: Ey İbrahim! |
Ahmet Tekin Meali |
Ona: “Ey İbrâhim!” diye seslendik. |
Ahmet Varol Meali |
Ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! |
Ali Bulaç Meali |
Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Biz de ona şöyle nida ettik: “- Ey İbrahîm! |
Bahaeddin Sağlam Meali |
104, 105. Biz: Ey İbrahim! Sen gerçekten rüyanı doğru çıkardın. (Artık onu kesme!) diye ona seslendik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
104,105. Biz ona şöyle seslendik: “Ey İbrâhim! Sen kesinlikle rüyanı doğruladın. İşte biz, iyileri böyle ödüllendiririz.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
103,104,105. Böylece ikisi de teslim olup (babası, İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz de ona: “Ey İbrahim! Rüyanın hükmünü yerine getirdin (imtihanı kazandın)” dedik. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
103,104,105. Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” |
Diyanet Vakfı Meali |
103, 104, 105, 106. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. |
Edip Yüksel Meali |
Kendisine, "İbrahim!" diye seslendik, |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! " |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! |
Hasan Basri Çantay Meali |
104,105. Biz ona: «Yâ Ibrâhîm, rü'yâna sadâkat gösterdin. Şübhesiz ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız» diye nida etdik. |
Hayrat Neşriyat Meali |
103,104,105,106. Böylece (ikisi de) teslîm olup (İbrâhîm) onu alnının bir tarafı (yere gelecek şekilde, yanı) üzerine yere yatırınca, artık ona: “Ey İbrâhîm! Hakikaten rüyâya sadâkat gösterdin! İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız. Şübhesiz ki bu, gerçekten apaçık bir imtihandır!” diye seslendik. |
İlyas Yorulmaz Meali |
“Ey İbrahim” diye seslendik. |
Kadri Çelik Meali |
Biz ona, “Ey İbrahim!” diye seslendik. |
Mahmut Kısa Meali |
İşte tam o sırada, ona “Ey İbrahim!” diye seslendik: |
Mehmet Türk Meali |
104,105. Biz, ona: “Ey İbrahim! Gerçekten sen, rüyayı doğru anladın (ve uyguladın.) Şüphesiz Biz iyilik yapanları, böyle ödüllendiririz.” diye seslendik. |
Muhammed Esed Meali |
kendisine seslendik: “Ey İbrahim, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Biz kendisine “Ey İbrahim!” diye seslendik: |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve O'na: «Ya İbrahim!» diye nidâ ettik ki, |
Suat Yıldırım Meali |
103, 104, 105. Her ikisi de Allah'ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: “İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)” deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! * |
Süleyman Ateş Meali |
Biz ona: "İbrahim!" diye ünledik. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
O zaman ona; “Ey İbrahim!” diye seslendik. |
Şaban Piriş Meali |
- Ey İbrahim!diye seslendik. |
Ümit Şimşek Meali |
O zaman Biz “Ey İbrahim,” diye seslendik. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Biz şöyle seslendik: "Ey İbrahim!" |
M. Pickthall (English) |
We called unto him: O Abraham: |
Yusuf Ali (English) |
We called out to him,(4102) "O Abraham!* |