Sâffât Suresi 167. Ayet


Arapça

وَإِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve in kânû le yekûlûn(yekûlûne).


Kelimeler

ve in ve ise, sadece, doğrusu
kânû oldular
le mutlaka, elbette, muhakkak
yekûlûne derler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Doğrusu onlar (müşrikler ve münafıklar ise), şöyle deyip duracaklardır:
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve kafirler, gerçekten de diyorlardı.
Abdullah Parlıyan Meali Gerçi o inkârcı puta tapanlar şöyle diyorlardı:
Ahmet Tekin Meali Müşrikler kesinkes diyorlardı.
Ahmet Varol Meali Gerçi onlar kesin bir şekilde (şöyle) diyorlardı:
Ali Bulaç Meali Onlar (putatapıcılar), her ne kadar şöyle diyor idiyseler de:
Ali Fikri Yavuz Meali Doğrusu (Peygamberin gelmesinden önce Mekke halkı) şöyle diyorlardı:
Bahaeddin Sağlam Meali 167, 168. Gerçi o müşrikler: “Eğer eskilere gelen bilgiden bizde de bir şey olsaydı;
Bayraktar Bayraklı Meali 167,168,169. Müşrikler, “Öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah'ın ihlaslı kulları olurduk!” diyorlardı.
Cemal Külünkoğlu Meali 167,168,169. Onlar (inkârcılar) ise şöyle deyip duruyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı elbette biz Allah'ın temiz kulları olurduk.”
Diyanet İşleri Meali (Eski) 167,168,169. Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) 167,168,169. Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”
Diyanet Vakfı Meali 167, 168, 169. Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah'ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı.
Edip Yüksel Meali Diyorlardı ki,
Elmalılı Hamdi Yazır Meali 167,168,169. (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
Elmalılı Meali (Orjinal) Ve gerçek avvel şöyle diyorlardır:
Hasan Basri Çantay Meali Hakıykat (müşrikler evvelce) şu kat'î sözü söylüyorlardı :
Hayrat Neşriyat Meali 167,168,169. Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: “Eğer şübhesiz bizim yanımızda(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.”
İlyas Yorulmaz Meali Ateşe girenler şöyle söyleyecekler.
Kadri Çelik Meali Şüphesiz onlar şöyle diyorlardı.
Mahmut Kısa Meali Kâfirlere gelince, onlar hep şunu söylerler:
Mehmet Türk Meali 167,168,169,170. Her ne kadar o (kâfirler, daha önce): “Eğer bizim yanımızda da öncekilerden kalan bir kitap bulunsaydı, bizler de Allah’ın iyi kullarından olurduk.” dedilerse de (kitap gelince) onu hemen inkâr ettiler. Fakat pek yakında (inkârlarının sonucunu) anlayacaklar.
Muhammed Esed Meali GERÇEK ŞU Kİ, o [hakikati inkar ede]nler her zaman şöyle derler:
Mustafa İslamoğlu Meali VE BİR DE ısrarla şöyle diyenler var:
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki:
Suat Yıldırım Meali 167, 168, 169. Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah'a ibadet eden halis kullarından olurduk. ” [35, 42; 6, 156-157]
Süleyman Ateş Meali Gerçi o(ortakkoşa)nlar şöyle diyorlardı:
Süleymaniye Vakfı Meali Bunlar daha önce şunu da söylerlerdi:
Şaban Piriş Meali Onlar, şöyle diyorlardı:
Ümit Şimşek Meali Onlar ise şöyle deyip duruyorlardı:
Yaşar Nuri Öztürk Meali O inkârcılar şunu da söylüyorlardı:
M. Pickthall (English) And indeed they used to say:
Yusuf Ali (English) And there were those(4136) who said,*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları