Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Artık anladın mı?) "Nasılmış, biz ölecek (sonra dirilip hesaba çekilecek) olanlar değil miymişiz?" (Şimdi söyle bakalım). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Biz artık ölmeyecek değil miyiz? |
Abdullah Parlıyan Meali |
Cennetteki arkadaşlarına hitaben, artık bir daha ölmeyeceğiz, |
Ahmet Tekin Meali |
“Biz bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?” |
Ahmet Varol Meali |
Nasıl biz ölmeyecek miymişiz? |
Ali Bulaç Meali |
'Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(İşte bak), biz dünyadaki ilk ölümümüzden başka bir daha ölecek değiliz; |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İşte bak! Biz ölümsüzler değil miyiz?! |
Bayraktar Bayraklı Meali |
58,59. “Biz, birinci ölümün dışında. bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? Biz azap da görmeyeceğiz.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
58,59. “Peki, biz artık ilk ölümden başka ölmeyeceğiz ve azaba da uğratılmayacağız, değil mi (diyecek).” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
58,59. "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?" |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
58,59. “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz?[455] Bize azap edilmeyecek miymiş?”* |
Diyanet Vakfı Meali |
58, 59, 60, 61. Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın. |
Edip Yüksel Meali |
"(Sana göre), biz öldüğümüzde," |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
58,59. "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız? |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz |
Hasan Basri Çantay Meali |
58,59. «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?» |
Hayrat Neşriyat Meali |
58,59. “Peki (nasılmış), biz (dünyada) ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek(Cennette ebedî olarak kalacak) ve biz (îmânımızdan dolayı) azab görmeyecek kimseler değil miymişiz?” |
İlyas Yorulmaz Meali |
(Cennetteki konuştuğuna dönerek) “Biz (cennette) ölmeyeceğiz.” |
Kadri Çelik Meali |
“Nasıl, biz (artık cennette) ölecek olanlar değiliz, değil mi?” |
Mahmut Kısa Meali |
Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek, “Biz artık hiç ölmeyeceğiz, değil mi dostlar?” diye heyecanla soracak: |
Mehmet Türk Meali |
58,59. “Şimdi (burada, ebedî kalacaklar biz miyiz?) Artık biz, ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve asla azaba uğratılmayacağız.” |
Muhammed Esed Meali |
Ama sonra, [ey cennetteki arkadaşlarım,] biz gerçekten [bir daha] ölmeyeceğiz, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
(Cennet arkadaşlarına yönelerek): “Biz bir daha asla ölmeyeceğiz, değil mi? |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
(O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?» |
Suat Yıldırım Meali |
58, 59, 60, 61. Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar! ” |
Süleyman Ateş Meali |
Biz bir daha ölmeyecek miyiz der. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
(Cennetteki arkadaşına döner ve şöyle der:) Artık bize ölüm yok; değil mi? |
Şaban Piriş Meali |
Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi? |
Ümit Şimşek Meali |
“Artık ölmeyeceğiz, değil mi? |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
"Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?" |
M. Pickthall (English) |
Are we then not to die |
Yusuf Ali (English) |
"Is it (the case) that we shall not die, |